Huzur KORKMAZ TOPAL - Yaşam Koçu

Tarih: 11.09.2025 15:22

KURALLAR VE İNSANLIK

Facebook Twitter Linked-in

GÖRDÜKLERİM DUYDUKLARIM

Huzur KORKMAZ TOPAL

Yaşam Koçu

huzur06peri@gmail.com

Trabzon Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin de böyle bir etkinliğinde dizi ve film yönetmenleri ile kısa da olsa bilgi alışverişi yapmanın fırsatını yakalamıştım. Benim aklımdaki ve rahatsızlık veren soruların başında dizilerde Türk gelenek ve görenekleri, örf ve adetleri ile geleneksel aile modelinin dışına çıkılmasının sebepleri ve neden hâlâ vurdulu kırdılı, ahlâksız diyebileceğimiz aile içi ilişkiler, çıplaklık ve entrika içeren film ve dizilerin çekilmesinin devam ettirildiği geliyordu.

Cevap olarak bana, “Biz çekiyorsak, halkta izliyor, bu konular çok daha ilgi çekici ve talep gören konular olduğu için bizim de karnımız doyuyor. Bu filmleri izlemek zorunda değilsiniz, ekranı elinizdeki kumandayı kullanıp kapatabilirsiniz.” dendiğinde hakikaten dehşetim ve şaşkınlığım bir kez daha maddiyatın gücünü kanıtlamış olarak arttı. 

Ülkelerin, beyin gücünü oluşturan, siyaset, bilim, sanat, eğitim, kültür ve yazarların tutumlarıyla ilerleyebileceği kanaatindeyim. Ülkenin siyasetçisi, bilim insanı, yazarı maddiyatı maneviyatın önüne koyarsa, toplum yararına değil kişi veya kişilerin çıkarları doğrultusunda hareket ederek, “ben gerekli uyarıyı yaptım, benden günah gitti” düşüncesinden hareketle, toplum ve ahlâk kurallarına aykırı hareket ederse toplumun özünden ayrışmış bir toplum olması kaçınılmazdır.

Bu hafta beni oldukça düşündüren bir konuya da değinmek istiyorum. Müzik yapan genç kızların oluşturduğu bir grubun +18 diyerek hazırladıkları konserde sergiledikleri dansın içeriği ve sahne performanslarında sergiledikleri hareketlerin toplum ahlâkına aykırı olması ve bu performansın sosyal medya aracılığı ile yaygınlaşması ülkemizde yeni bir tartışma konusu gündeme getirdi. Bu konu yargıya taşındı. Hukuk en doğru kararı verir düşüncesindeyim. 

Bu konunun nasıl olup da kadın cinayetlerinden toplumun bölünmüşlüğüne kadar büyük bir çerçeveden bakılarak toplumu bölüyor olmasına da hayret ettim.

Her iki olayda da asıl parmak basılması gereken konu nereye gittiğimiz ve ne kadar toplumsal düşünüyoruz soruları olmalı. Toplum yararına evimizde ve en azından yakın çevremizde neler yapıyoruz, yapabiliyoruz? Beni asıl dehşete düşüren soru ise “ben ne yapmalıyım” sorusu oldu. 

Küfreden içerik üreticilerinin takipçisi, benim takipçilerimden kat kat fazla. Kişi sayısının fazlalığı beni pek alakadar etmiyor lakin bu kişilerin bu içerikleri beğenmesi ve bu içerik üreticilerinin de her geçen gün artması beni derinden yaralıyor...

Her zaman dile getirdiğim üzere, amacım köklerimizde olan fakat zaman içerisinde yerini paraya, pula, şöhret ve nama bırakan sevgi, saygı ve nezaketi topluma hatırlatabilmek. Karşımızda bulunan kişilerin bireyliklerini kabul ederek onların özeline saldırmadan, toplum yararına faydalı bir içerik üreticisi olmak ve kişilerin motivasyonunu ve hayata tutunma çabalarını desteklemek, insanca yaşamın beklemekle değil çabalayarak elde edilebileceğini gözler önüne serebilmektir. 

İnsan yeniliklere ve öğrenmeye aç olduğu sürece üretir, gelişir ve değişir. Değişim bir seçim değil gerekliliktir. Değişime uğramak kişiyi geliştirmeli ve bilgi almasını sağlamalıdır. Bilgiyi reddetmek cahilliktir.

Sevgili okur, bugünden itibaren önceliğimiz toplum olsun mu? Toplum hayatı, toplumsal kurallar, ahlâk ve ahlâk kuralları gibi konularda kişisel olarak neler yapabileceğimizi biraz düşünelim mi? Cevabınız evetse size yol açıcı bir öneri sunmak isterim.  

Aile içi ve çocuklarımızın hareketlerinde kuralsızlık ve kurallar nelerdir? Kuralsız davranışlarımız ve kurallı davranışlarımız bizi nereye taşır? Hangi kuralları önemsiyoruz hangilerini önemsemiyoruz? Bu sorulara cevaplar vererek işe başlayabilirsiniz.

Sevgi, saygı ve nezaketle kalın.

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —