Mehmet Salih KÖSE

Tarih: 01.12.2025 15:19

KALDIRIMLAR

Facebook Twitter Linked-in

KÖŞE BUCAK

Mehmet Salih KÖSE

Eğitim Uzmanı

 Kaldırımlar hakkında ne gördüm ne biliyorum ne yazacağım; pek de bilmiyorum. Gönül dilerdi ki bir yaya olarak şu kaldırımlarda rahat yürüyeyim, çevreyi seyredeyim. 

 Bakıyorum, yaşadığım şehirde yayalar kaldırımdan ayrı düşmüş. Kaldırımlarda park etmiş arabalar, kasalar, dubalar. Bir de son yıllarda kaldırımın üzerine konulmuş vale dubaları çıktı.Yani bu kaldırımlar iş yerine, yemek yerine gelen arabalara önceden ayrılmış. Buyurun arabanızı çekin ama siz yayalar bu kaldırımdan geçemezsiniz. Budur bunun tercümesi. 

 Biz yayaların sesi cılız. Hasret kaldık şöyle doğru düzgün, özenli ve düzenli kaldırımlara. Bakıyorum kaldırımlara; onlar da kederli. “Beni ne için yapmışlar ne amaçla kullanıyorlar?” Kaldırımlarda neden düzen tutmaz? Kim suçlu, kim kusurlu; ayağa kalksın lütfen. Yasalar sırça köşklerde unutuldu biraz. Desem zamane ve alışkanlık; medeniyet güler geçer bu düşünceme. Oysa şehirlerin zabıtası var, polisi var. Bilmiyorum o görevliler ne yapar? Nerede geçer zamanları? Kaldırımların üzerine dizilmiş çöp bidonları. Yanında çöp değil inşaat artıkları, araba lastikleri, kırık camlar ve etrafa saçılmış çöpler. En çok da bu tipler kaldırımların fiyakasını bozar. Bülbül güle hasret, kaldırımlar kentsel estetiğe. Kaldırımlar bırakılmış kaderlerine ne yaya gider ne de bebekli anneler ve çocuklar. Kaldırımlarda cirit atıyor motorlu kuryeler... Kaldırımlar okuma yazma bilmez ama hakkını bilir. İster hakkını; vermezler. Sen, yayasın korkma; iste kaldırımların sana ait olma hakkını. Korkun olmasın ne gündüzden ne de geceden. Tertemiz, aydınlık kaldırımlardan yürü. Seni, en çok özler tertemiz kaldırımlar.

Benim şehrimde kaldırımlar çaresiz, yaşlı ve yorgun. Bir de şu üzerinde park eden arabalardan, bırakılan kasalardan, dubalardan, reklam panolarından çok çok şikayetleri var.

İnsanı dindiren şehrin köşeleri vardır. Bunlardan biri de yayalara bırakılmış güzel kaldırımlardır. Yalnız benim şehrimde kaldırımlar dertli ve şu beyti söylüyor:

 “Hastayım, yalnızım, seni yanımda

  Sanıp da bahtiyar ölmek isterim.”

Kaldırımların üzerinde dolaşanların olmasını istediği, çevreye saygılı yayalardır. Bu günlerde bizim yaşadığımız yerlerde kaldırımlar dertli, hasta ve yalnız. Şikâyeti var şu kaldırımları işgal edenlerden.

Bu sesi duyan yok mu?

Bu şehirde esnafın, araba sahiplerinin kaldırımları işgal etme hastalığı mı var? Bu hastalığa çare olacak bir doktor veya yetkili yok mu? 

Bu sorun yıllar boyu devam ediyor. Kaldırımları işgal etmeyi bazı insanlar kendine hak olarak mı görüyor? Seneler geçti, bu kaldırımları işgal etme kötü alışkanlığından vazgeçmedik. Bir de kaldırımın üzerine, hasır sandalye atıp çay yudumlayan insanların gelip geçelerin mankenlerin geçişi gibi izlemeleri ne kadar da çirkinlik? Hiç de yakışmıyor modern ve kültürlü şehirlere.

Yetkililer; son söz sizlere. Yaya kaldırımlardan yürüyemiyor insanlar, çocuklar, öğrenciler; Kaldırımlardan yayan okula gidemez. İşte buna kalmadı bu şehirde tahammül. Bu şehirde bu yüzden yaralanmalar, araba çarpmaları cidden oluyor. İki esnafın keyfi için bu işe göz yummak olmaz. Seneler geçti bu yayalara ait olan kaldırımların işgal edilmesi sorunu çözülmüyor.

Kaldırımlar ve yayalar, bu sorunu çözecek kahramanını beklemede.

Kaldırımlar birilerin tehdidi altında. Kaldırımlardan yürümek sanki yayalara yasak. Bu sancılı yakarış bilmem çözülür mü? 

Kaldırımlara ve yayalara bu kadar kahır yeter. Herkes hakkına razı olsun. 

Hadi yetkililer görev başına.

Bu bir yayanın isteği.

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —