Mehmet Salih KÖSE

Tarih: 30.04.2020 09:20

BİR GÜZEL ADAM HİKÂYESİ

Facebook Twitter Linked-in

BİR GÜZEL ADAM HİKÂYESİ

Geçmiş zamandan bana kalan güzel hatıralar var. Ben bu hafta bu toprağın yetiştirdiği bir güzel insandan bahsedeceğim. On yıl önce ebediyete göz yaşları içerisinde uğurladığımız muhteşem bir insandan.Gönül adamından.Yardım sever,gönlü eğitim aşkı ile yanan bir insandan.

Adı Mevlüt Selami Yardım.

Özelliği,gönlünde daima iyi niyet ve sevgi taşıyan adam.Bu toprağın çocuğu.. Yüzü ve düşünceleri su gibi berrak. Yüreğinde daima taşıdığın sevgi. Birçok kelime O'nu anlatmaya yetmez. Gidişi biraz erkendi. Çok güzelliklerin resmini çiziyordu hayallerinde. Bu kent, bu insanlar için. Benim için O'nun gidişi kalbimin bir boşluğu. Bu günlerde anarken O'nu yine tutar yürek sancım.

Benim Mevlüt Selami Yardım'ı tanımam bir şanstı. Hala resimlerdeki gibi yaşıyor içimde. İçimde O'nun kirpikleri biraz yaşlı, yanaklarında gülücükleri, tebessümü hep kalacak.

Mevlüt Selami Yardım'ı yine rahmetli olan Adnan Sezgin Ağabeyim tanıttı bana. “Hayalleri var okul yapmaya, gençler okusun, aydınlık yarınları olsun diye bir felsefesi var” dedi. Bu sözleri duyunca heyecanlandım birden. Umutla bu söz peşine düştüm. Bizim de okula ihtiyacımız var. Sabahı zor ettim. Koştum gittim Adnan Bey'in büroya. Baktım karşımda bir İstanbul Beyefendisi. Bahar kokulu bir insan. Etrafını kelimelerle ısıtan, duruşu mütevazı, masum bir çocuk gibi bir adam. Umutlandı hayallerim yeniden. Adnan Bey; “Selami Bey” dedi ve tanıştık. Kendimi tanıttım. Dedemi çok iyi tanıyormuş meğer. Bu durum da içimi ısıttı. Konuştuk oradan buradan. Eğitime geldi sıra. Olanı olmayanı anlattım. “Anladım” dedi. “İhtiyacınız var okula.” Ben sustum O söyledi: “İstanbul'a döneyim bakayım hesap kitaba” ve sonunda Mevlüt Selami Yardım Ortaokulu'nu yaptı. Temel atmasında beraberdik. Okul bitme aşamasında benim “sürgünüm” çıktı. Ardahan Göle’ye. Açılışında izin alarak geldim, katıldım törene. Tekrar buluştuk. Zaten ara sıra telefon ile konuşuyorduk. Bu arada söylemeden geçmek olmaz; çok yardımı oldu öğrencilere. Burs verdi. Ama asla kimin tarafından verildiğini söylettirmedi. Giysiler gönderirdi. Çocuklara dağıtırdık, isim yazar gönderirdik. Çocuklar mektup yazarlardı, teşekkür ederlerdi. Çok mutlu olurdu. Resimlerini çekmeyin ve törenle vermeyin, çocukları zor durumda bırakmayın tembihi vardı. Biz de uyardık. Hatta camilere de çokça yardım yaptığını bilirim.

Ben Mevlüt Selami Yardım'ın yaptıklarından değil de insanı vasıflarından ve benim üzerimde bıraktığı izlerden bahsetmek isterim. Çünkü yaptıkları o kadar çok ki anlatılamaz. Pirali ile şakaları, Abbas Saraç ile sohbetleri. Çolak İbrahim ile eski futbolu yâd etmeleri. Rahmetli Kazım Kolot ile Sebatspor üzerine konuşmaları, Akçaabat için düşünceleri, halk ile sohbetleri, Zot Turgut'a takılmaları. GS’yı tutan Donjuan Hasan'a takımı üzerinden takılmaları; hepsi birer ayrı hikâye.

Hepimiz çocuk olarak doğduk. Hala bu yaşlarda içimizde yaşar bu çocukluk. Ama Mevlüt Selami Yardım'da çocuk sevgisi müthişti. Ortaokul öğrencilerinin O'na sarılmaları mutlu ederdi Mevlüt Selami Yardım’ı. Tüm çocukları oğlu Erol kadar çok severdi. Her gelişinde yaptırdığı okula gider çocuklarla konuşur “çok çalışın, ümidimiz sizlersiniz” derdi. Gittiğinde de yanında birçok hediye getirir ve çocuklara dağıtırdı.

Şimdi sizlere desem ki bu şehrin resmini yapın herkes bir şeyler çizer kendince. Peki desem ki bu şehre duyduğunuz aşkın resmini yapın. Durur bakarsınız bana. "Aşkın resmi mi olurmuş?” Ama Mevlüt Selami Yardım bu kentte karşı duyduğu aşkın resmini yapmıştır. Duruşu, bakışı, gözyaşı, tebessümü bu aşkı anlatırdı. Çizgileri olmasa da. Bu şehrin gecesi de gündüzü de ayrıydı O'nun için. Sahile çıkardık yürürken şöyle bir şehrin tepelerine doğru dalardı gözleri. Severdi bu şehri içten içten. Kendini bu şehrin gün batımında, bir balıkçının ağında, melteminde, bir martının kanadında, dağında, yaylasında bulurdu. Şehrin kokusunu denizin yosun kokusuna karıştırır çekerdi içine. O an bu şehrin taşı da olurdu toprağı da... Her yokuşunda yorulmazdı dizleri. Hep bu şehir daha ileri gitsin diye söylerdi sözleri. Onun için o an gördüğü bir rüya değil bir aşktı, özlemdi.

Zaman geldi bu şehrin zor durumda olan Sebatspor'u aldı üçüncü ligden bugün ki süper lige çıkardı. Artık Türkiye de Akçaabat adından çok Sebatspor adı duyulmaya başlandı. Güzel günleri oldu. Dostlardan acı sözler de duydu. Ama küsmedi. Yılmadı. Çünkü Mevlüt Selami yardım için oğlu Erol neyse Sebat da oydu. Parasını harcadı. Stadı Sebat aşkı ile doldurdu. İstedi ki bu spor aşkını ve sevgisini paylaşalım da büyüsün. Ama insanoğlu bir garip canlı. Bilmez zaman zaman güzel yapılanları, hatta güzel yaşamayı. Bazı gözler de görmez olur. Konuşmayı anlaşmak için değil de kelimeleri silah olarak kullanır. Bu kentte alışkanlıktır galiba dedikodu bitmez. Aynı havayı soluyanlarda başlar bir iç kavga. Nitekim öyle de oldu ya. Neyse biz o defterleri açmayalım bu günlerde. Söylesek çok şey de eksik kalacak. Biz dönelim on yıl önce kaybettiğimiz değerimize.

Mevlüt Selami Yardım'ı düşünüyorum da içimde bir yerim üşüyor. Bir sızı, bir hüzün. Bu aylarda bir başka oluyorum. Sevenleri çok. O gün olduğu gibi bugün de içimiz yanıyor. Gözyaşımız yetmiyor bu yangını söndürmeye. O yok. O uzaklara gitmiş bu şehrin sevdalısı bir yolcu. Bir kuş misali bu mevsimde bu çiçeklerin açtığı ayda uçtu gitti uzaklara. Bu şehri biraz yalnız; biraz da galiba vefasız. Hani eski Bakanımız Sayın Faruk Özak söz vermişti ya; “Atletizm Sahasının adını Mevlüt Selami Yardım Atletizm Sahası yapacağız.” Ama hala olmadı söz su üzerine yazıldı kaldı. Peki, bir bulvar veya cadde bu ismi hak etmedi mi? Bu şehir; ne zaman iyi düşünen, bu şehrin sevdalısı güzel adamların olacak? Çok değerli insanlar geldi geçti bu şehirden. Çoğunu göremedik sisler arasından. Hatırlanmayanlar var. Ama bu şehrin yeni kuşaklarına bu güzel insanlar hatırlatılmalı. Gitmeleri sevmedik ama istemeyiz gitmelerin bir adı da olmasın unutulmuşluk.

On yıl oldu aramızdan ayrılalı Mevlüt Selami Yardım büyüğümüz. Rahmet olsun ruhuna, yattığı yer cennet olsun. Ama unutma bu şehirde hala seni seven ve hatırlayan birçok insan var. Onların duygularında hala bir çiçeksin. Çünkü senin dokunduğun her yerde çiçekler açardı. Her ne kadar o statta adın yazılmamışsa da biz sevenlerin gönlünde yazılıdır adın “adamın hası” diye. Adının geçtiği her yerde, cümlede, kelimede hep senin bu kent aşkın, Sebatspor kara sevdan vardır. Gittiğin yerde yolların nurdan olsun. Senin bu kentte asla penceren kapanmaz. Yaptırdığın okuldan mezun olan, senin çok sevdiğin çocukların, diplomalarında Mevlüt Selami Yardım yazar. Seni ne kelimeler yazabilir ne de insanlar anlatabilir.

Her bahar gelende ismini fısıldar bize çok sevdiğin çiçekler. O çok sevdiğin bir türkü vardı: “Giresun'un evleri şima ile kaynama” hala söyleniyor dillerde, bilesin.

Mevlüt Selami Yardım, senin felsefenle yürürse bu kentin güzel insanları ve senin “çok çalışın, çok okuyun” dediğin çocuklar nasihatine uyarsa kararmayacak yarınlar. Çoğalacak güzellikler, her baharda yeniden ürün verecek umutlarımız. Ne derdin: “Birlik olun.” Birlik olursak eğer tekrar güzel günler gelecek ve Sebatspor da güzel yerlere çıkacak. Biz sevenlerin de bu sevgi bu yürek oldukça yok olup gitmeyecek adın. Bu şehir hep seni şehre renk katan insan olarak hatırlayacaktır.

Yaptıkların, yaşattıkların bu kent sevgin ile ezberimdesin Mevlüt Selami Yardım. Rahat uyu. Ailene ve sevenlerine sabır. Mekânın Cennet olsun bu kenti karşılıksız seven sözü hoş, gönlü güzel ADAM... Ölümünün onuncu yılında Mevlüt Selami Yardım'a dua edelim dostlar. Hepinize iyi haftalar, hayırlı Ramazanlar.

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —