AKÇAABAT’TAN
Cengiz Bölükbaşı
Sonbahar yağmurlarının yere düşmesiyle birlikte mazgallar da tıkanmaya başladı. Başkan Osman Nuri Ekim Eylül ayının ilk meclis toplantısında kendini de eleştirerek yerlere atılan izmaritlerin ve çeşitli çöplerin kanalları tıkadığını iddia etti. Bence olası durum değildir.
Fakat sokak bu, elbette buralarda taşkınların gerdirdiği toprak olacaktır. Lakin bir kanalı tıkayacak kadar ise bunun adı ihmaldir.
Elbette bu sorunu ortadan kaldıracak teçhizat da vardır elimizde. Lakin personelin yetersizliği Akçaabat’ı maalesef böyle bir durumla baş başa bırakıyor. Kalifiye personel maalesef okullara hizmetli olarak yollandığından bu yana sorunların ardı arkası kesilmiyor.
Elbette aldığınız her personelin maliyeti vardır. Fakat belediyeler kâr amacı güden teşebbüsler değil, halka hizmet için varlığını halktan aldığı kudretle sürdüren organizasyonlardır.
En küçük bir işin Akçaabat’ta takibi artık giderek zorlaşmaya başlamıştır.
Aslında Trabzon gibi bir ilin büyükşehir yapılmasının sadece köylerden gelecek oylarla günü kurtarmaya çalışan siyasilerin amacı olduğunu bilmeyen yok. Fakat bunu dile getirip söyleyecek cesaret yok kimsede.
Eskiden belde olan yerlerin yaşamı bitti. Sokakları yok olmaya başladı. Belde belediye binaları çürüyor. Hatta yapımı bitmeyen binaları yok ediyoruz. Her sorulduğunda orada bir proje var deniyor ama yıllar yılları kovaladı ortada fol yok yumurta hak getire.
Bir de yeni bir söylem oluştu milletin dilinde. “Köyde kimse durmuyor ki. Herkeste bir şehir özentisi var. Çıkar bakayım telefonunu” gibi iğreti, basit, bayağı sohbetlere artık sıkça şahit olmaya başladım.
“Eee sen çık baba” diyorum. Ama “Şey... Benim çocuklar alıştı buraya, bir düzen kurduk.” diyor köy kurnazı. Seneye gelip kimse ondan bir şey istemsin diye Avrupa’yı kötüleyip en pahalı yerlerde alışveriş yapan gurbetçi gibi.
Yani diyeceğim o ki, yanlış bir politika sonucu kapanan beldelerimizden insanlarımızı şehir merkezlerine akın ettirdik. 5 tane öğretmen için 500 tane öğrenciyi her sabah gün ağarmadan taşımalı bir sistemle sürgün ettik.
Sonra da olanlar ortada. Şehirler gelişi güzel doldu. Kaçak yapılar iki satır yazıyla ruhsatlı oldu. Sonrada şehrin alt yapısı dayanamadı. Olay budur.
Yani bu su baskınları, bu yıkılan yollar, bu sorunlu alanlar bitmeyecek.
Biz de yazmaya devam edeceğiz.
İyi haflarınız olsun.