Mehmet Salih KÖSE

Tarih: 21.07.2025 14:29

HER YAYLA FARKLI, HER YAYLACI SANKİ BENZER

Facebook Twitter Linked-in

KÖŞE BUCAK

Mehmet Salih KÖSE

Eğitim Uzmanı

 Yaz aylarına yayla zamanı da denilir. Yayla zamanı gelince büyük baş hayvanlar süslenir, küçük baş hayvanlar renklendirilir düşülür yayla yollarına. Yayla yolculuğu çok renkli olur. Yayla insanı, kemençesi, davulu, zurnası, yemekleri, türküleri ve insanıyla çok boyutludur, çok renklidir, çok canlıdır.

Yayla zamanı yaylalara çıkan yerli halk kadar bu yerleri görmek, temiz havasını içine çekmek için gelen yerli ve yabancı turistler de vardır. Gelen turistler yaylalarda da konaklamaya başlamıştır. Bir günde birden çok yayla ve oba görmeleri mümkündür.

 Orak Ayının yedisinde (20 Temmuz) Hıdırnebi Yaylası’nda şenlik başlar. Son yıllarda bu şenliklere Akçaabat Belediyesi de el atmış ve bazı halk oyunları ekiplerini buraya taşımıştır. Hıdırnebi Yaylası’na giden bir yabancı aynı gün Karadağ Yaylası’nı ve Balıklıgöl Yaylası’nı da ziyaret edebilir. Hava açıksa, yaylalarda sis yoksa bir tepeye oturur ve Trabzon'u, Karadeniz'i seyre dalar gezginler.

 Eski insanların, bilhassa da tarımla tütünle uğraşan insanların yorgunluklarını çıkaracakları gün olarak görülürdü yaylalar. Hıdırnebi Yaylası’nda kurulan şölene "Dernek" denilirdi. Bugün "festival" deniliyor. Bence bu isim hiç de doğru değil. Burada kurulan bir pazardır, eğlencedir. Kısaca şölendir.

Son yıllarda yerli halkın arasına Ortadoğu'dan gelen Arap turistler de karıştı. Yoğun ilgi gösteriyorlar Uzungöl’e ve Hıdırnebi Yaylası’na. Bilhassa Hıdırnebi Yaylası Trabzon'a ve havaalanına çok yakın. Bir saatte havaalanından Hıdırnebi Yaylası’na ulaşmak mümkün. Belki de Arap turistleri buraya çeken bu yakınlık ve bozulmamış doğası. Yalnız üzülerek ifade edeyim ki bu doğayı kendini bilmez bazı insanlar bozuyor. Ağaçlar yaralanıyor, ateş yakılıyor, çıra yapılıyor, çöpler orta yerde bırakılıyor, Belediye'nin kurduğu tuvaletlerin kapısı kırılıyor, musluklar sökülüp atılıyor. İlkel çadırlarda satış yapılıyor. Ses, gürültü, çöp doğal yapıyı bozuyor. Yayla tutkusunu ranta çevirme peşinde koşan insanlar var. Hele şu Kuruçam yolunda kadınların şehirden aldıkları üzüm, muz, çilek gibi ürünleri gelen Araplara satmak için yol fırlamaları, adeta yalvarmaları, Arap turistlerin cüzdanlarından para çıkarıp köy kadınları ile dalga geçmesi hiç de yakışmıyor bu bölgemize. Yol üzerinde satış yapılacaksa bu alanlar belirlenmeli ve oralara otantik ahşap pazarcı satış yerleri yapılmalı ve o mahalde yetişen ürünler satılmalı. Yoksa, Türk kadını bir Arap’ın önünde küçük düşürülmesi hiç de hoş değil. Türk kadını onurlu ve gururludur. Kadınların ellerinde tas, ayaklarında kara lastik yol kenarında yalvarırcasına bir şeyler satmaya çalışmasını şahsen hiç de hoş görmüyorum. Yörenin sebzesi, balı, yağı yumurtası düzgün belirlenmiş yerlerde kurulacak küçük pazarlarda satılabilir. Bahçede yetiştirilen çileklerin bahçe kenarında satılması doğrudur. Bunu kadının ya da erkeğin yapmasında hiçbir mahsur yok. Yalnız halden alınan üzümü, muzu, bu bölgede yetişiyor diye koşarak arabanın önüne çıkıp bir Arap turiste uzatmak; hatta yalvarmak hiç de doğru değil. Allah göstermesin, her an o yolda bir trafik kazası olma ihtimali var.

 Yaylalara gelen yerli veya yabancı turistler bölgeyi doğal hali ile görmek ister. Yayla arzusunu bir kış boyu içinde büyüten insan yaylada çöple, kirlilikle, pahalı fiyatla karşılaşırsa tedirgin olur. Bunca yolu boşuna geldik der.

İnsanlar yaylaları doğal ağaçları, samimi insanları, eski yemekleri, adetleri, gelenekleri ile görmek ister. Yoksa 20 Temmuz'da kurulan dernekte fabrikanın yapmış olduğu yağı, peyniri, balı almak istemez. Müzik dinleyecekse yöresel müzik dinlemek, kemençe ve davul sesini duymak ister. Zaman zamanda ağaçların altına çekilir kuşların sesine, suların akışına, gökteki bulutlara, doğada yayılan ineklere, koyunlara, kuzulara ruhunu bırakmak ister

Karadeniz yaylaları belki birbirinden farklıdır. Farklı kültürel değerler taşır. Her yaylanın kendine özgü bir hikayesi vardır. Örnek Hıdırnebi Yaylası’ndan Hızır’ın geçtiği, Hz.Ali'nin atının ayak izinin olduğu menkıbesi gibi...

 Yaylalar bir günlük veya bir haftalık güzel yaşamanın kurgusu, bu dünyada var olan kirlilik, gürültü, kötülüklerin dışında bir yaşamın da olduğu yerler olarak görülür. Bu sebeple gelir insanlar. Sakinlik ve serinlik, güler yüz ararlar.

 Aslında her insanın kendisinin ütopyasını kurduğu ortam ve yerler vardır. Kimi deniz der, kimi ıssız bir ada, eski bir şehir, tarihi surlar. Yalnız Karadeniz insanının en mutlu olduğu yerlerdir yaylalar. Yaylaya giden insanın içine, sanki o temiz hava ile bir neşe dolar.

Yalnız yaylalarda yaşayan veya yaylaya gezmeye gelen birçok insan sanki birbirine benzer. Oturur, kirletir, bozar, yıkar ve öyle gider.

Turizm turizm diyoruz. Geçici misafirler kaldıkları birkaç gün için hoşgörü ve çekici özellikler ister. Yaylalarımız bölgesel kalkınmada, turizm açısından önemli yerler. Yeter ki bozmayalım, temiz tutalım, gelenlerin ne oyuncağı olalım ne de onları üzecek hareketler yapalım. Yerel yönetimler ve idari yapı da güzel yatırımlar yaparken doğallığı bozmadan bölge halkını üzmeden bu yatırımları yapmalı ve denetimsiz turizm olmaz bunu da bilmeli ve denetlemeli.

Bu yıl dernek sonrası o alanın sorumluları ve muhtarlar, yerel yöneticiler ve sivil toplum örgütleri bir ekip yaparak dernek sonrası olumlu ve olumsuz durumları yerinde görmeli ve eksiklikleri gelecek yıl yapmamalı. 

Piknikçiler ve geçici geziciler, akşam olunca şöyle bir bakın piknik yaptığınız alana. Yüzleşin bakalım eksik, yanlış yaptıklarınız var mı? Fesatlığı içinizden atın. Nasıl kabullenmişseniz güzelliği içinizde geriye de onu bırakın. Gün batımı yaylayı sıcak renklere boyadığı saatlerde son kahvenizi yudumlayın ve güzel bir gün geçirmenin keyfi ile çıkın yola. Trafik kurallarına uyarak aracınızı kullanın ve kavuşun evinize. Bakın o gece insanlar dışarı çıkmak için hazırlanıyor. Sahilde bazı sanatçılar sahne alacaklar. Köfte mi dediniz en güzeli Akçaabat'ta damak tadında. İnsana çok cazip gelir aynı günde hem yayla hem de sahilde konsere gitme.

İyi ve temiz bir tatil hak edene ve herkese...


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —