Mehmet Salih KÖSE

Tarih: 10.02.2025 14:44

YAĞMUR DUASINA ÇIKMAK

Çocukluk günlerimde yağmur duasına çıkan insanlar görürdüm.


KÖŞE BUCAK

Mehmet Salih KÖSE

Eğitim Uzmanı

 Biz büyük Ayliaya'da otururduk. Karşımızda Sarıtaş Mahallesi vardı. Bilhassa Cuma günleri burada insanların yağmur duasına çıktıkları gördüm. Daha sonra nedir bu yağmur duası diye merak ettim, araştırdım.

Yazın kurak olunca, yağmur yağmayınca toplanan insanlar kutsal saydıkları yerlere doğru yağmur duasına çıkarlar. Yağmur duasına çıkılacaksa, bu önceden insanlara duyurulur. Bilhassa Cuma günleri bir camide insanlar toplanır. Benim küçükken gördüğüm insanlar Sarıtaş Camii’nde toplanır ve bir hoca önderliğinde Aydınoğlu'nun kıranına doğru Lefka tepesine yürürlerdi.

Sonradan öğrendim ki yağmur duasına çıkacaklar, o gün çok eski elbiseler giyerler. Ayakları çıplak olur. Dua başlar, sağ omuza eğilir. Kollar dermansız ve aşağı doğru sarkıktır. Uzun uzun yakarışlar olur, üzgün bir şekilde yere çökülür. Yere çöken insanlar çok üzgün bir vaziyette yerdeki küçük taşları toplarlar. Daha sonra topladıkları taşlara okuyup üflerler. 

Yağmur duasının başında olan hoca dağın (Lefka) en tepesine çıkar. Gür bir sesle yanık yanık, yalvarırcasına yağmur duasını okur. Dinleyenler “amin” derler. O kadar yüksek ve yanık sesle haykırırlar ki, ben çocukluğumda Ayliya'dan bu sesleri duyardım. Amin diyen kişi elindeki taşlara tükürür, taşları tükürükle siler. Sonra bu taşları bir torbaya doldururlar. Sonra taşların ağzı sıkı sıkıya bağlanır. Taşların 40 bin tane olması istenir. Daha sonra bu taşları derenin en derin yerine atacak bir kişi aranır. Taşlar ağırdır. Herkes bu çuvalı taşıyamaz. Toplulukta olan ve sözü dinlenen bir kişi yüksek bir yere çıkar ve “içinizde kendine güvenen, tam bir müslüman varsa, öne çıksın.” der.

Yaşadıkları hayatta, hemen herkesin yaptığı bazı yanlış işler olduğundan, kimse öne çıkmak istemez. Bu defa topluluğun oyu ile iyi bir insan seçilir. Taş dolu çuval bu seçilen kişinin sırtına verilir. O da ıhlaya ıhlaya taşları istenen yere götürür.

Uzun süren kuraklıklarda aylarca yağmur duasına çıkıldığı görülmüştür. Sarıtaş'ta her Cuma günü Sela Boğazına doğru yağmur duasına çıkıldığını karşıdan görürdüm. Bu kadar uğraşa karşılık yağmur yağmazsa o çevrede dedikodu başlar.

Bazıları, “Taşı götüren kişi iyi değilmiş. Uğursuzmuş. Okunmuş çuvalları döküldükten sonra çuvalı hırsızlar çalmış.” Derken bazıları da “Yedi cinci hoca bir olup atın kafatası kemiğine yağmur yağmaması için eski yazıyla dua yazmışlar. Eğer bu kemik bulunmazsa işler daha da kötüye gidecekmiş. Hatta köylüler bir olmuş bu kemiği Aydınoğullarının değirmeni yanında, arkında günlerce aramışlar. Sonra su arkında bulmuşlar da yağmur yağmışmış. Biz de bu kemiği bulmalıyız. Yoksa, yazın ateşin altında cayır cayır yanarız.” Diyerek eskiyi hatırlatırlarmış.

Bazıları ise “Yedi Hasan Hocalardan birisi yanlış dua etmişmiş. Yok katılanlar arasında ayyaş, kumarbaz, yalan söyleyenler olduğundan dua tutmamış. Bölgede uğursuz insan olduğundan çeşmeler kuruyormuş.” diyorlarmış.

Şimdi bilmiyorum bu çeşit yağmur duasına çıkılıyor mu? Ama bir defa Cuma namazından önce bir camide yağmur duası yapılmıştı. Bunu hatırlıyorum. Ama yağmur yağdı mı yağmadı mı hatırlamıyorum. Din adamları yağmur duası olduğunu söylerler. Her yöre kendine özgü biçimde yağmur duasına çıkarmış.

Çocukluk yıllarımda yağmur duasından sonra mı oldu, yoksa dua yapılmadan mı oldu bilmiyorum: müthiş bir yağmur yağmış, Abeda Deresindeki Aydınoğullarının değirmenini sel basmıştı. Değirmende mısır öğüten bir kadın boğulmuş, bir de inek sele kapılarak telef olmuştu. Aynı sel 1990 yılında yaşanmıştı. Bu seller yağmur duası ile mi oldu yoksa doğal afet miydi, bilmiyorum. Bildiğim tek şey çok çabuk unutuyoruz. Hâlâ dere kenarlarına iş yerleri ve evler yapıyoruz.