Ancak bu güzelliklerin korunması ve gelecek nesillere aktarılması için toplumsal sorumluluklarımızın farkında olmamız gerekiyor.
Yaylalarıyla ünlü Trabzon, özellikle Uzungöl, Sümela Manastırı ve Ayder Yaylası gibi yerleriyle ziyaretçilerini büyülüyor. Her yıl binlerce turist bu eşsiz doğal güzellikleri görmek için Trabzon’a akın ediyor. Ancak bu turist akını, beraberinde bazı çevresel sorunları da getiriyor. Özellikle yaylalardaki plansız yapılaşma ve çevre kirliliği, doğal güzelliklerimizi tehdit ediyor. Uzungöl çevresindeki betonlaşma, doğanın dengesini bozarken, bu güzelim yerlerin ruhunu da yavaş yavaş yok ediyor.
Bu noktada bizlere düşen en büyük görev, bu doğal güzellikleri korumak ve gelecek nesillere aktarmak. Yerel yönetimlerin ve sivil toplum kuruluşlarının bu konuda ciddi adımlar atması gerekiyor. Sadece yerel yönetimlerin değil, birey olarak bizlerin de üzerine düşen sorumluluklar var. Örneğin, yaylalara çıktığımızda çöplerimizi toplamak, doğaya zarar vermemek ve yerel halkın kültürel değerlerine saygı göstermek gibi basit ama etkili adımlar atabiliriz.
Trabzon’un bir başka doğal harikası da Sümela Manastırı ve çevresi. Bu tarihi yapı, doğayla iç içe geçmiş durumda ve her yıl binlerce turist tarafından ziyaret ediliyor. Ancak yoğun turist akışı, bölgenin doğal yapısına zarar verebiliyor. Bu tür tarihi ve doğal alanlarda, sürdürülebilir turizm uygulamalarına geçmek, hem doğayı korumak hem de turizmi devam ettirmek açısından büyük önem taşıyor.
Trabzon’un doğal güzellikleri sadece turistik değer taşımıyor, aynı zamanda yerel halk için de büyük bir anlam ifade ediyor. Özellikle yaylacılık kültürü, bu coğrafyanın önemli bir parçası. Ancak yaylalardaki kontrolsüz yapılaşma ve doğa tahribatı, bu kadim kültürün de yok olmasına sebep olabilir. Yaylalarda yapılaşmanın kontrol altına alınması, doğal güzelliklerin ve yerel kültürün korunması için büyük önem taşıyor.
Doğal güzelliklerimizin korunması, aynı zamanda iklim değişikliği ile mücadelede de önemli bir rol oynuyor. Trabzon’un zengin ormanları ve yaylaları, karbon emilimi açısından büyük bir öneme sahip. Bu nedenle, ormanlarımızı korumak ve ağaçlandırma çalışmalarına destek vermek, iklim değişikliği ile mücadelede atabileceğimiz önemli adımlardan biri.
Sonuç olarak, Trabzon’un doğal güzelliklerini korumak, sadece bugünü değil, yarını da düşünmek demektir. Bu konuda hepimize büyük görevler düşüyor. Yerel yönetimlerin aldığı tedbirler kadar, bizlerin de bireysel olarak yapacağı küçük katkılar büyük farklar yaratabilir. Doğamıza sahip çıkmak, kültürümüzü korumak ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak için hep birlikte çalışmalıyız. Trabzon’un yeşilini, mavisini ve her bir güzelliğini koruyarak geleceğe taşımak, en büyük toplumsal sorumluluğumuzdur…