KÖŞE BUCAK
Mehmet Salih KÖSE
Eğitim Uzmanı
Sadece soğuktan ve kardan çekinen begonyalar. Bir de yalnızlık. Hâlâ dostların, kış günlerinde de olsa gönüllerinde sevgi yatar. Sevgi dediğin koskocaman ama küçücük kalplere her zaman sığar. Yeter ki iste, gelir kucaklar seni sevgi. Tıpkı, yağmurlu günlerin peşine düşen karlar gibi.
Sevgi, dosttur, sıcaktır. Alacaksın sevgiyi koltuğunun altına, çıkacaksın karlı dağlara, soğukta sıcaklık olur sana. Üşütmez bedenini.
Söz gelimi bir kuş göreceksin ağaçta, üşüyen. Gönder ona gönlünde tuttuğun sevgiyi. Göreceksin, o küçücük kuş ötecektir sana. Çünkü, sevgin ısıtmıştır yüreğini.
Kış mevsimi zordur: insanları üzer derler. Hatta felaket olarak görürler beyaz renklerini. Oysa değildir; sıcacıktır soğuklar. Tabii sevmesine bilene, karlar yağarken gülene.
Kar yağıyor tepeden lapa lapa. Bir semtin sarı yaprakları o an dönüyor beyazlara. Sen, küçücük bir bahçedesin, elinde sıcacık bir bardak çay. Karşında sade kahvesini yudumlarken, yakın gözlüğünü takmış, elindeki kitabı okuyan emekli ihtiyar. Köşede gözleri renkli siyah beyaz bir kedi; nasıl üşütür bedenini?
Anılara dalarsın, sonra daldan düşen yaprağa takılır gözün. “Bir çay daha içer misin?” diye sorar kahveci çırağı. Duymazsın bile. Güler gider çırak. Sana söylemez, içinden geçeni; “Deli mi, ne?” O an, sen hülyalarda, kırmızı güller ve karanfiller içindesin. Çocuk, bunları bilmez. Seni anlayan tek şeydir karşı balkona konan martı. O da anlatamaz insanlara içinden geçeni: “Bu, farklı bir duygudur, her insanda olmaz. Ben, yıllarca beyaz kanatlarımla, sarı gagamla anlatmak istedim. Anlamadılar. Simit istiyorum sandılar. Ne denizin mavisinden ne gökteki beyaz buluttan ne de şarkılardan anladılar.” Bu duygu her gönüle girmez. Her üşüyen insana çare olmaz, ısı vermez.
Mevsimlerin renkleri ve duyguları vardır; sarı, yeşil, mor, beyaz. Kışın sarıyı emer beyaz. Kuşlar yuvalarına çekilir. Çoban, o sıralar dağda duramaz. Sahillere yolculuk yapar sürüsüyle. İçinde sürü sevgisi. Yanında karabaşı var. Yürür gider, üşümez. Bu yolculuk sevgi içerir.
Karlar, yavaş yavaş, nazlı nazlı geliyor. Kar soğuğu değil, kış sıcaklığı dolar içimize. Lapa lapa yağan kar içinde, karanfile sarılı bir sevgi varsa üşütmez. Yani kar şairin dediği gibi “karanfil kokuyorsa biraz” alnımıza düşse de üşütmez. Her parçası sıcaktır. Açarız ağzımızı doldurmak isteriz içimize.
Bizler; biraz sevgi ile beslenmedik mi? Bir demet karanfili kim sevmez? Hissediyorum çıtırtısını, geliyor kar. Kış, benim için öyle soğuk da değil. Karlar altından fışkırmış, baş kaldırmış bir kır çiçeği bulun ve sorun. Kış sevgisi nedir? Her insan bu sorunun cevabını bilmez.
Soğuk sıcaklığındadır kar; örülmemişse de kazağınız, çorabınız. Sevgisi vardır göğün, gönderir zaman zaman insanlara. Alın içinize, özgür olun, hüznü unutun. Kar cehennem değildir. Kış beyaz cenneti serer önünüze; duyun, düşünün ve sevin diye.
Ruhuma düşüyor kar taneleri. Ben, soğuk günlerde, sımsıcak düş labirentinde.
Siz, neyi arıyorsunuz? Çevirin dağlara doğru gözlerinizi. Açılsın gönül pencereniz; sevgi biriktirin. Tohum üşür mü kış günlerinde toprak altında? Sevgi bir tohum değil mi? Doldurun içinize ve bahar gelince salın doğaya. Kartopunun yuvarlanarak büyümesi gibi. Sevgi yuvarlayın insanlara.
Ben, kış günü üşümüyorum. Sadece şu dünyanın kirli, savaş sever, acımasız halinden ürperiyorum.
Meselem sevgi. Ben, birazcık da siz dostlara sevgi gönderiyorum burada yazmakla. İnsana sevgi yakışır. Sevmeli insan, karı da kışı da.
İşte budur benim için soğuktaki sıcaklık. Bir de sağlık.