Mehmet Salih KÖSE

Tarih: 30.07.2024 11:04

SICAK GÜNLERDE YAZI YAZMAK

Havalar çok sıcak. Nem oranı yüksek. İnsanlar bunalıyor. İmkânı olanlar deniz kenarına atıyorlar kendilerini. Doğa severler dağlara, yaylalara kaçıyorlar.


KÖŞE BUCAK

Mehmet Salih KÖSE

Eğitim Uzmanı

 

Olaylar sıcakta farklı gelişiyor. Sosyal medya doğru yanlış haber yapıyor. Çamur at, izi kalsın. Bu, seksen öncesinin taktiği. Önceleri gazeteciler böyle yalan haber yapardı. Çoğumuz inanırdık. Sonra yalan olduğunu öğrenirdik ama çamurun izi hep kalırdı haber yapılan insanın üzerinde.

Sıcak günlerin sıcak olayları oluyor zaman zaman. Eğer habere konu olan insanı sevmiyor, çekemiyorlarsa vay oldu o insanın başına gelene. Yalana yalan ekle, salla sosyal medyada. Müşteri bol.

Adam diyor ki bu anlatılan ben değilim. Ben de sen olamam. Fırsat vermiyorsun ben olmama. Beni anlatmama. Hep bir ben yaratıyorsun. Hatta bazıları ekliyor, “ben olsaydım şöyle şöyle söyler, şöyle şöyle yapardım” diye. Böyle tipler var. Her işe burnunu sokar. Sanki o sıcakta olan olay onunla ilgiliymiş gibi. Kan kokusunu almış bir vampir gibi saldırırlar. Çünkü havalar çok sıcak. Nem oranı yüksek.

Bir de duygusuzluk varsa. Düşünmeyi, araştırmayı aptallık olarak görüyorsa beni sen, seni ben yaparlar ve acımasız saldırırlar. Bir balyoz alıyorlar ele, vurdukça vurur kırarlar. Unutmayın kara kargalar kara kara uçarlar. Hiç kimsenin aklına gelmez; biz insanız ve papatyadan bir taç yapalım insan başına, güzel gelir. Kimsenin haberi yoktur bu sıcakta, iyilikten, güzel yapılanlardan. Sıcak beyne işlemiş, duygu bozukluğu başlamıştır.

Çoğu kötü niyetli kişi, yeni yeni senaryolar peşinde. Bu sıcakta çok olur, kötü cadıların sahadaki vekilleri. Kötü ruhlar hep öç alma peşinde koşarlar. Hele de havalar bunaltıyor ve havalar sıcaksa. Tam zamanı, tam yeri. Hile çözülmüşse, “kusura bakma, sıcak etkiledi beni.” Savunma hazır. Kusur nemde ve sıcakta.

Bakıyorsun çevreye. Gördüğün manzara yürek yakıyor. Sevgi bağlanmış. Kinler çözülmüş. Diller “seni seviyorum” demeden uzak. Küreğine asılmış balıkçının alnından dökülen terlerine saygı yok. Emek mi? Hadi oradan. Kim saygı duyar emeğe bu sıcakta. Ter dökene aptal derler bu günlerde ve bu zamanda. Kutsal olan, emeksiz kazanç, emeksiz girdi ve kâr. 

Oturmuş bir köşede, ağacın altında söyleniyor adam: “Bu sıcakta sıkı tut ağzını, söyleme karına. Desti neyse karın da o. Bir yere çarpıp kırılmaya görsün, boşaltır hemen içindekini.” Bu da erkeklerin sözü ki, bir başka ilkellik.

Ağızlar zehir gibi. Çürümeye yüz tutmuş düşünceler, teselli vermez insanlara.

Havalar çok sıcak. Aman neme dikkat et. Kaydın düştün. Yanıldın hata yaptın aman ha dikkat et. Bakarsın boğazına yapışır hiç ummadığın eller. Unutulur yaptığın hizmetler, açtırdığın çiçekler. Yaptıkların süslü bir kartpostal olarak kalmıştır. Çevirir çevirir bakarsın zamanla. Dişin kesmez sıcak günlerin yaydığı yalanları. Karşılık veremezsin, sesin çıkmaz. Nem oranı yüksek.

Neden güzel gecelere vurulur kara lekeler? Nedenler bitmez. Bir günde hem ay hem güneş olamazsın. Yıldızlar sıcak nemli gecelerde düşerler. Geceleri kara taş ak taş üstüne düşer.

Havalar sıcak. Nem yüksek. Bazı şeytanlar böyle havaları severler. Geçersen ellerine koca koca sopalarla döverler, taşla vururlar. Sonra kusur varsa eğer nemli ve sıcak havalara kabahati bulurlar.

Aman dikkat et ve şunu bil: Kalbinin içi seni yaratana tahsis edilmiştir. Seveceksen Yaratan adına kalbinin dışıyla seveceksin.” Bunu yapmak için de his, ihtiras, tutku, duygu, kin, nefret ve kıskançlıktan uzak kalacaksın. Her önüne gelene de güvenmeyeceksin. 

Havada nem var. Hava çok çok sıcak.

İtiraf edeyim. Ben, hava sıcaklığında, nem yüksek olunca bazı insanlardan tiksindim. Hele de şu sosyal medyada yazılanları okuyunca. Yemlersen iyisin, yem tükendi, geldi kara kedi. Yaz yaz at. İşte böyle bir hayat.

Ağustos çok yakın. Bu aya, dırdır ayı mı derler yoksa zırzır ayı mı; unuttum. Sadece aklımda kalan “Ağustos Böceği ile Karınca” masalı. Karıncalar küçüktür ama büyük işler başarır, havalar sıcak da olsa da. Gevezelik yapan tembel tembel zırvalayan Ağustos Böceği ise böyle sıcak havaları çok sever. Laf atmak, laf üretmekle geçer zamanları.

Sıcak günlerde yazı yazmak zormuş. Bu sebeple gecenin ortasını seçtim. Pencerem açık. Dağ rüzgarı taşıyor oksijeni.

Neden böyle bir yazı yazdım? Cevabını ben de bilmiyorum. Sansüalizm akımını okuyorum. Belki de ondan. 

Bitirdim. Unutmadan dostlara, iyi düşünen insanlara selamlar.