Huzur KORKMAZ TOPAL - Yaşam Koçu

Tarih: 10.01.2025 09:50

MUTLULUK

Birçok akademisyen hep aynı noktada birleşiyor: Zamanınızı iyi değerlendirin.


GÖRDÜKLERİM DUYDUKLARIM

Huzur KORKMAZ TOPAL

Yaşam Koçu

huzur06peri@gmail.com

Biz insanlar her güzel şeyin de her kötülüğün de bir gün bitebileceğini hiç düşünmeyiz. Güzel günlerin geçip ardından sıkıntılı günlerin geleceğini düşünerek hareket etmediğimiz gibi kendimizi hep kötü günlerde bulacağımızı düşünüp dururuz. Halbuki güzel günlere sevinirken, bu günlerin devamı için nasıl davranmamız gerektiğini de gayet iyi biliriz. Tıpkı kötü günlerin geçmesi için ne yapmamız gerektiğini bildiğimiz gibi. 

Yapılması gerekenleri bilmek, yapmamız gerektiğini düşünmek ve yapmakla aynı anlama gelmemektedir. Harekete geçmemiz ve isteklerimiz doğrultusunda hareket etmemiz aslında hiç de zor değildir. 

Çok para kazandığımız bir dönemde sadece zevk ve sefaya zaman ayırarak günlerimizi geçirirsek zamanla bu paranın kaynağı kuruyabilir. Rahmetli annem “hazıra dağ dayanmaz” derdi. 

Aynı şekilde her gününü sefalet ve yoklukla geçiren bir kişi de bu yokluğun bitmesinin imkânsız olduğunu düşünerek her gününü kahır ve elem içerisinde geçirmemelidir. 

“Her gecenin bir sabahı, her derdin de bir dermanı vardır” derler. Bizler bu sabahların arkasından koşmaktansa ve derdin dermanını aramaktansa karamsarlık içerisinde yaşamayı tercih etmekteyiz. 

Çalışmak çabalamak veya güzel günlerin gelmesi için uğraş vermektense şikâyetçi olmayı seviyoruz. 

Olgunlaşan kişiler daha çok düşünüp çalışmayı seçerler. Büyümemin asıl yolu yaşadıklarımızdan başkalarını sorumlu tutmamaktır. Çünkü yaşananlar her insanı üzebilir. Üzüldüğümüz zaman iki yoldan birisini seçmeliyiz. Ya üzüldüğümüz yerde güçlenip büyüyebiliriz ya da hayatta kurban rolünü üstlenebiliriz. 

Yaşamımızın ileriye doğru gitmesi ve güzel günlerin devam etmesi bu kötü olayları geride bırakmakla mümkün. İşte bu geri bırakım için her birey kendisine bir hedef belirlemeli, her ne olursa olsun bu hedefin arkasından gitmeli ve bu yolda düşmeyi, kalkmayı ve yaralanmayı göze almak çok önemli. 

İnanın yaralandıkça büyüyor insan. Psikiyatr yazar Gülseren Budayıcıoğlu bir söyleşisinde, “En mutlu insan grubu orta gelirli gruptur. Fakirlik mutsuzluk verir, zenginlik ise her şeyin içerisine doğulduğu için doyumsuzluk getirir. Orta gelirli insanlar ise başarmanın tadına yavaş yavaş, sindire sindire ve çaba harcayarak vardığı için mutlu olurlar.” demişti. 

Öyleyse, “mutluluk hayatımızın akışında kendi kişiliğimizin izin verdiği ölçüde hedefler koyarak ve bu hedeflere ulaşmak için gerekirse acı çekerek çalışmaktan ibarettir.”

Daha fırsatımız varken mutlu olmak için çabalayalım. 

Gerçek hayatla beklentilerimizin uyumuna dikkat ederek, kendimizi hiç kimseyle kıyaslamadan ve önemsemeden, geçmişi düşünmeden yaşamanın farkına varmaktır mutluluk.

Sevgi, saygı ve nezaketle kalın.