Yeşilin her tonunu barındıran dağları, masmavi denizi, tarihi ve kültürel mirası ile Trabzon, Karadeniz’in gerçek bir incisidir. Ancak son yıllarda, turizmin bu doğal ve kültürel zenginlikler üzerindeki etkisini daha yakından gözlemleme şansı buldum. Bugün sizlerle, bu güzel şehrin turizminin geleceğine dair bazı düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
Trabzon, son yıllarda yerli ve yabancı turistlerin ilgisini giderek daha fazla çekiyor. Özellikle Uzungöl, Sümela Manastırı ve Ayasofya Müzesi gibi tarihi ve doğal güzellikler, ziyaretçi akınına uğruyor. Bu durum elbette ki şehir ekonomisi için büyük bir fırsat. Ancak, bu yoğun ilginin beraberinde getirdiği bazı sorunlar da yok değil.
Turizmin yoğunlaşması, doğal alanların tahrip olmasına ve yerel halkın yaşam kalitesinin düşmesine neden olabiliyor. Uzungöl'de artan yapılaşma ve çevre kirliliği, Sümela Manastırı'na çıkan yolların aşırı kullanımı sonucu oluşan yıpranmalar, bunun en somut örnekleri arasında yer alıyor. Bu durumu gözlemlemek, bir Trabzonlu olarak beni derinden üzüyor.
Ancak, bu sorunların çözümsüz olduğunu düşünmüyorum. Öncelikle, sürdürülebilir turizm politikalarının hayata geçirilmesi şart. Doğal ve tarihi alanların korunması için gerekli önlemler alınmalı, yapılaşma ve çevre kirliliği kontrol altına alınmalıdır. Ayrıca, yerel halkın da bu süreçte aktif rol alması, turizmin getirdiği faydaların adil bir şekilde paylaşılması gerekiyor.
Yerel yönetimlerin ve sivil toplum kuruluşlarının, turizmin sürdürülebilirliğini sağlamak için daha fazla çaba göstermesi gerektiğine inanıyorum. Örneğin, ekoturizm faaliyetleri teşvik edilmeli, yerel kültür ve geleneklerin tanıtımı için özel programlar düzenlenmelidir. Ayrıca, turistlerin bilinçlendirilmesi ve doğaya saygılı davranmaları için eğitim çalışmaları yapılmalıdır.
Trabzon’un turizmi, doğru yönlendirme ve planlama ile hem şehir halkına hem de ziyaretçilere büyük faydalar sağlayabilir. Bu süreçte hepimize düşen görevler var. Doğayı korumak, kültürel mirasımıza sahip çıkmak ve gelecek nesillere yaşanabilir bir Trabzon bırakmak için hep birlikte çalışmalıyız.
Sonuç olarak, Karadeniz’in incisi Trabzon’un turizmde parlayan bir yıldız olmasını sağlamak elimizde. Ancak, bu parıltının sadece ekonomik kazançla sınırlı kalmaması, doğamızı ve kültürümüzü koruyarak sürdürülebilir bir şekilde devam etmesi gerekiyor. Biz Trabzonlular, bu güzel şehri gelecek nesillere en iyi şekilde aktarabilmek için üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Sizleri de bu süreçte yanımızda görmekten mutluluk duyarız.
Sevgi ve saygılarımla, Mert ZAFER