GÖRDÜKLERİM DUYDUKLARIM
Huzur KORKMAZ TOPAL
Yaşam Koçu
huzur06peri@gmail.com
Merhametli kişi zarar vermez.
Merhametli kişi hak yemez.
Merhametli kişi yardım severdir.
Merhametli kişi kendinden önce başkasını düşünür, bencil değildir.
Merhametli kişi düşeni kaldırır, kaldırdığına ayakta durması için dayanak olur.
Sevgili okurlar, ilişkiye girecek olduğunuz kişide, ilişki kurduğunuz kişide ve ilişkiniz olan kişilerde mutlaka ve mutlaka merhamet arayın. Bulursanız birlikte vakit geçirmeye başlayın ve ilişkinize devam edin. Bulamadınız mı? O zaman aklınızı kullanın ve kendinizi güvenli bir ortama çekin. Çünkü merhametsiz kişi güvenilir değildir ve merhameti olmayan insandan her türlü kötülük gelebilir. Bu çok önemli bir konu ve maalesef ki girip çıktığım birçok ortamda merhameti hissedemediğim için bu konuyu sizlerle paylaşmak istedim.
Merhamet elle tutulur, gözle görülür, kalple hissedilir ve davranışlarla çoğaltılabilir. İlişkilerde merhamet varsa, sevgisizlik söz konusu olamaz.
Bir çocuk sokakta gördüğü patili dostuna yiyecek ve su vermek için ailesinden istekte bulunuyorsa...
Yolda gördüğü yaşlı veya engelli bir bireye yardım etmek istiyor ve bu isteğini gerçekleştiriyorsa...
Sokak ortasında eşine çocuğuna veya herhangi bir kişiye hakaret ederek şiddet uygulayan bir kişiye karşı durabiliyor ve saldırganın sakinleşmesine mağdurun kurtulmasına uğraş veriyorsa...
Herhangi bir yerde parası olmadığı için aç kaldığını gördüğü kişiyi elindekiyle doyurmak istiyorsa...
İşte o evlat merhametli bir çocuktur.
Çocukları merhametli olan toplumlar, yükselebilen ve insanlığa değer katan toplumlardır.
İşte bu yüzden merhametli çocuklar yetiştirmeliyiz ki geleceğimiz aydınlık ve güzel olsun.
Merhamet insana empati yapma bilincini ve becerisini de kazandırıyor. Merhametli insan kendini başkasının yetine koyarak hatasından dönebiliyor.
1970’li yıllarda, sıcak bir Ankara gününde ve bir bayram arifesinde Kızılay Kocabeyoğlu pasajında annemle ayakkabı bakıyoruz. Aklım Santral Bebe’de gördüğüm kırmızı bilekten bağlı ayakkabıda kalmış. Ne görsem beğenmiyorum, hangi ayakkabıyı giysem bir memnuniyetsizliğim var. Birkaç dükkâna girip çıktıktan sonra pasajın köhne bir köşesinde pamuk olmayan çorapları kızının ayağına giydirmeye çalışan bir dilenci kadın. Kızı renkli lastik ayakkabıyı büyük bir heyecan ve sevinçle giymeyi bekliyor. İşte o anda merhametim ve karşılaştırma bilincimle anneciğime yaptığım yersiz kaprislere bir son vermem gerektiğini anladım ve mutluluğun kırmızı bilekten bağlı rugan ayakkabıda değil, ayağını zeminini tahribatından koruyacak bir ayakkabıda olduğunu öğrendim.
Sevgi, saygı ve nezaketle kalın.