Mehmet Salih KÖSE

Tarih: 11.06.2024 13:02

HIDIRNEBİ KAYASI

Dağların da bir hikayesi vardır. Dağları dağ yapan anlatılan masallardır. Dağlar için türküler yakılır. Hikayesi olmayan dağın adı çok da bilinmez.


KÖŞE BUCAK

Mehmet Salih KÖSE

Eğitim Uzmanı

 

Benim yaşadığım kentin güneyinde bir bakır tas gibi duran, kışın başı karlı, yazın dumanlı bir dağ vardır. Adını bir peygamberden alır. Hatta “bu dağdan Hızır geçti”, “Hz. Ali'nin atının ayak izi var” denilir. Kanatlanmış bir at ile Karadağ'a uçup giden Hızır'ın atı menkıbesi anlatılır.

Bahar gelince, yaz başlayınca insanlar bu dağa çıkar ve Hz. Ali'nin veya Hızır Peygamberin atının izinde biriken su ile bebeleri kırklarlar. Kayalar arasında oluşan çukurda biriken yağmur sularından alıp, ağrı olan, yara olan yerlere sürerler. Aynı yerde bir de mezar vardır. Kimi şehit olduğunu söyler. Bu şehidin Rus işgali sırasında bu dağa Rus askerlerinin çıkmasını canı pahasına engellediğini söylerler. Bu mezarın etrafında döner ve dua ederler. Daha sonra üzerlerinden kopardıkları bir parça teli veya kumaşı, çemberi dallara bağlarlar.

Bu dağın adı Hıdırnebi Kayası diye geçer. Orak ayının yedisinde (Temmuz ayının yirminci günü) buranın düz yerinde şenlikler yapılır. Hatta bu sebeple bu dağa türkü bile yakılmıştır:

"Hıdır Nebi Kayası/ Ne bakayısın bağa/Orağın yedisinde/ Yine gelirim sağa." 

Anadolu'da birçok dağ ismini Hz. Ali'den almıştır. Burada da böyle bir inanış vardır. Belki de bunun temeli Hıdırnebi kayasından batıya doğru bakıldığında görünen Sarıca, Eskiköy, Karpınar ve Çarşıbaşı'nın bazı köylerinde yerleşmiş olan Türk boylarının Hz. Ali'ye verdiği değerden dolayıdır. Yani burada Hz. Ali'nin atının ayak izi olması, hatta bazı kayaların şekil olarak Hz. Ali'nin kılıcına benzetilmesi elbette Ehl-i Beyt ve Türkmen geleneğindendir. Zülfikar fethi temsil eder. Bu bölgenin Türkleşmesinde Çepni Boylarının önemi varıdır.

Hıdırnebi Kayası Akçaabat'ın ve Trabzon'un sahile en yakın yaylasıdır. Son yıllarda Arap turistler bu yere büyük ilgi duymaktadırlar. Belki de bu ilgi dağın ve yaylanın şehre en yakın olması ve doğallığı yanında, onların da bu dağ hakkında anlatılanlar ilgilerini çekmiştir. Hıdır Peygamber adı. Hz. Ali isminden Peygamberimize ulaşması bir anlam yüklemiştir gelen Arap turistlere.

Hıdırnebi Kayası eskiden ve yakın zamanda insanların ilgisini çekmiştir. Kimisi buraya Nuh'un gemisinin yaslandığını söyler. Kimisi buraya gemilerin bağlandığından bahseder. Hatta kayanın yanında bulunan bir tepede gemi zinciri olduğunu anlatırlar. Daha da ileri giderek burada bir kazan altın olduğunu söylerler. Bu sebeple hayalperest insanlar çok zaman ellerinde kürek kazma altın aramıştır bu dağda. Bunların en ünlüleri de rahmetli Marangoz Ali Usta olmuştur.

Definecilerin bu dağ, bu kaya ile ilgili anlattıkları ilginç hikayeler olmuştur.

Hıdırnebi kayası uzaktan heybetli görünür. Asil bir duruşu vardır. Coğrafi güzelliği olan bu yere tırmanmak çok kolay değildi. Uzun zaman yol açmak için planlar yapıldı. Hatta en son birçok ağaç kesilerek, kimilerine göre yol yapmak için, kimilerine göre de yol bahanesiyle altın kazanı aramak için yollar açıldı. Ama henüz doğru ve düzgün bir yol yapılamadı. Bilhassa kışın yolları tehlikelidir. Şahsi görüşüm bu kayaya teleferikle çıkmak doğru olur. Teleferik başlangıç noktası Küçükdüz’den de olabilir Bozdoğan’dan da teleferikle ulaşım olursa Hıdırnebi kayası ulusal ve uluslararası ismini duyurur. Aynı yerden yamaç paraşütü yapılabilir. Yine Hıdırnebi kayası üzerine yapılacak bir balkon ve terastan denizi, Trabzon'u seyretmek güzel olur. Dağ tırmanış parkuru dağcıların ilgisini çeker. Ortamahalle-Hıdırnebi Kültür ve Turizm Yolu planlanmalıdır. Kaleönü'nden en kısa yolla bu yere ulaşılabilinir. Hatta Kaleönü yolu üzerinde ağaların konakları, Firanguli üzerindeki kilise kalıntıları ilgi çekebilir. Bu yol açılırsa insanlar sabah akşam yürüyüşleri yapacakları sakin güzel bir alan olur.

Hıdırnebi kayası her bakımdan önemli bir yer. İsmi cazip. Türküleri, hikayeleri, efsaneleri var. Bu coğrafya insanı doğayla bütünleştirir ve tarihin derinliklerine taşır. Mesela kimileri der ki “On Binlerin Dönüşü” eserinde anlatılan dağ Hıdırnebi, vadiler buralarda geçilmez alanlardır.

Hıdırnebi kayası ve yaylası turizm için en güzel yerlerden biridir. Ama bu haliyle değil.

Evet biz Karadeniz insanı tez canlıyız. Bunun ilacı da dağlardır. Ama bu şekilde işgal edilmiş dağlar, kesilmiş ağaçlar, çöp bırakılmış yaylalar, özensiz ve denetimsiz yemek yerleri bizlere ilaç olmaz. Sinir kat sayımızı artırır.

Karadeniz'de dağda da sahilde de dert çok. Sahilde kum kalmadı, dağlarda orman. Oysa Hıdırnebi kayasının eteklerine doğru uzanırdı Kara Orman. Dağı göremezdik ormandan. Dağ ya ormandan alır gücünü ya da yaslandığı kayadan.

Ben artık hiç gitmek istemiyorum Hıdırnebi'ye. Rahatsız ediyor beni orada gördüklerim. Ama Hıdırnebi'nin geçmiş güzelliği ve kokusu hala canlı içimde.  Yazın, seher yeli olurdu. Kışın kara bürünür, fırtına olur, ayaz olurdu. Türkü söylerdi uzaktan kemençe eşliğinde. Uzaktan bakar dertleşirdik. Gönüldaş olurdu. Yoldaş olurdu. Zamanın şahidiydi. Çimende kurulan horonun, renk renk giysilerin. Zaman zaman başına dolanırdı sevdalı bulut. Ama şimdi sanki öyle değil. Hıdırnebi kayası sanki beton evlere ve rantta yenildi. Ağlıyor mu ne? Hıdırnebi yine orada. Eserse eski sevdasından eser. Küserse onu anlamayan insanlardan küser. Ama yine her gün doğumunda bir umut doğar içine. Bereketli, temiz, güzel günler gelecek diye.

Hıdırnebi kayasının sırrı henüz çözülmemiş ve derdi de artarak devam etmekte.

Hıdırnebi aşktır. Bakın o tepede iki güzel düşünceyi birleştirmiştir. Akçaabat'ın doğusunda ve batısında iki farklı kültür; yaşarlar kardeşçe. Bunu yapan o dağdır. Kültürler orağın yedisinde orada birleşir.

Her sabah bakarım, o muhteşem kaya bürünür sabah sisine. Yağışı başka yağar, karı başka. Geçilmez denilen kayayı sorunsuz deler geçer menekşeler. Zifin (zifir, zafir) çiçekleri, komar çiçekleri süsler gündüzleri bu tepeleri, gece ay ışığında nineler Hıdırnebi'nin hikayesini anlatırlar torunlarına. 

Şimdi ürperti veriyor bana sağa sola bırakılan çöpler. Ağaçlar ve yapraklar zaman zaman kızıyor duyarsız insanlara.

Sıcak bunaltırsa sizleri yine de gidin Hıdırnebi'ye derim. Dağ sizi seyretsin siz de dağdaki sisleri, çiçekleri.

Güzel bir haftanız olsun.