Huzur KORKMAZ TOPAL - Yaşam Koçu

Tarih: 31.07.2025 15:07 Güncelleme: 31.07.2025 15:07

HAYATA BİR NOT

Keder bir gün geçer. Tıpkı neşenin bir gün yok olduğu gibi.


GÖRDÜKLERİM DUYDUKLARIM

Huzur KORKMAZ TOPAL

Yaşam Koçu

huzur06peri@gmail.com

Hayat insanlara her daim aynı davranmaz. Zengin bir ailenin yoksulluğa düşmesi de mümkündür, yoksul bir ailenin varlığa kavuşması da. Önemli olan varlıkta yokluğu bilmektir; yoklukta varlığa kavuşmanın hayali kurulduğu gibi.

Dürüst, vicdanlı, ahlâklı ve dinine bağlı kişiler çok zengin olamaz, tıpkı açlıktan ölmeyeceği gibi. 

“Komşusu açken kendi tok yatan bizden değildir” buyurmuş sevgili peygamberimiz. Ayrıca artma, arıtma, temizlik gibi anlamlara gelen zekât da İslam'ın beş şartından biridir. Zengin zekâtını hakkıyla verirse hem malı artar hem de temiz bir kazanca ulaşmış olur. 

Dürüst, vicdanlı ve ahlâklı zengin bir dindar zekâtını verip temiz kazanç sahibi olursa çevresinde yokluk çeken kimse kalmaz diye düşünüyorum. 

“Komşu komşunun külüne muhtaçtır.”, “Ne verirsen elinle o gelir seninle.”, “Dost kara günde belli olur.” “Ekmeğini yalnız yiyen yükünü dişiyle kaldırır.”, “Az veren candan, çok veren maldan.”, “El eli yıkar, iki el de yüzü.”

Gümümüz şartlarında dile getirilen ve kültürümüze yerleşmiş olan bu atasözleri maalesef ki geçerliliğini yitirmek üzere. Kimse kimseyi düşünmez, kendi şartları doğrultusunda yaşayarak ya isyankâr ya da aç gözlü bir hale gelmişiz. Aza kanaat etmez, çok kazanmak için haramı göze alıp hırslanmışız.

Bizim ailemizde büyüklerimizin ağzından düşmeyen, çokça dile getirilen dua niteliğindeki bir atasözü de “Allah’ım, çok verip azdırma, az verip baktırma”dır.

Ben bu düşünceyle büyütüldüm. “Varken paylaş, yokken çalış” derdi babam. Çalışmanın bireyi enerjik, mutlu ve genç tuttuğu günümüzde ispatlanmış olduğunu hatırlatmak isterim. 

Sevgili okurlar, hayat şaşırtmaya devam ediyor. Öyle şanslı bir insanım ki “MAAŞALLAH” diyelim. 

Yeni bir eve taşındığımı biliyorsunuz. Her yeni ev ayrı insanlar, ayrı yüzler, ayrı komşular anlamı taşıyor. Çok şükür Allah karşıma kötüleri çıkarmıyor. Her daim duamdır; “Allah iyilerle karşılaştırsın, iyilere karıştırsın.” 

Yeni evimiz Yıldızlı Mahallesi’nde ve sıcak insanların yer aldığı güzel bir sitede. Geçenlerde sabah sporumu yaparken karşılaştığım güzel yüzlü delikanlı ile sohbet ettik. Bizim katta ve yan dairede oturuyorlarmış. Yurt dışında yaşadıkları halde senede birkaç kez memleketlerine geldiklerini söyledi. Ben de kendisine onu tanıdığım için memnun olduğumu ve annesine selamımı söyledim. Birkaç gün sonra karşılaştığım komşularımla ayak üzeri tanışıp hasbihal ettik. Bir kahve içmek için sözleşmemize rağmen bu sefer olmadı. 

Bu hafta ki yazımı yazdığım esnada çalan kapımızı kızım açmaya giderken “Birisini mi bekliyorsun anne?” demişti. Ben de hayır diye karşılık verdim.

“Hayat şaşırtır hep zaten / ‘Ben bittim, ay’ derken / Hiç umudun kalmamışken / Bi' güneş parlar bazen.” Kızım bu şarkıyı mırıldandı kapımızı kapatırken.

Yan komşum elinde bir poşet ve güzel bir hediye paketiyle kapımızı çaldı. Gideceklerini ve buzdolabını boşalttığını söyleyerek, “Madem komşuyuz o zaman bunları benim adıma tüketir misiniz? Bu pakette de hediye olarak yurt dışından getirdiğim çikolatalar var. Kabul ederseniz sevinirim.” dedi. 

Aslında yazımda anlatmak istediğim tam da buydu; yardımlaşmak, komşuluk, karşılık beklemeden vermek ve almak.

Zenginlik her zaman mal, mülk, para değildir. En güzel ve en bereketli zenginlik çalışmak, tanışmak, konuşmak, yardımlaşmak ve iyi ki varsın diyebilmek, diyebileceğin kişilerle karşılaşmaktır. “Allah hepimizi iyilerle karşılaştırsın, iyilere karıştırsın inşaallah”

Fazla söze ne hacet, güle güle git sevgili komşum. Allah yolunuzu bahtınızı açık etsin. Bir daha ki sefer görüşüp konuşmak dileğiyle.

Sevgi, saygı ve nezaketle kalın.