GÖRDÜKLERİM DUYDUKLARIM
Huzur KORKMAZ TOPAL
Yaşam Koçu
huzur06peri@gmail.com
Birçok yerde karşıma çıkan ve beni düşüncelere salan bir şeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Paylaşımcıların dikkatinden kaçtığını düşündüğüm bir söylem 3 Aralık günü neredeyse tüm sosyal medya hesaplarında kullanılmış: DÜNYA ENGELLİLER GÜNÜ KUTLU OLSUN. Engelli olmak kutlama yapılması gereken bir şey değil, O gün yapılan etkinlikler yukarıda da bahsettiğim gibi engelli bireylerin sorunlarına dikkat çekmek ve bu konuda farkındalık yaratmak için olumlu bir adımdır.
Maalesef ki toplum olarak neyi kutlayıp neyi kutlamayacağımızın, kimi anıp kimi unutmamızın ve neyi ne için yaptığımızın bilincinde olan bir toplum değiliz. Sürü psikolojisi ile ilerlemeyi kabul etmiş, araştırma yapmadan bir kitle veya kişinin arkasından gitmeyi marifet sayan, kendi çıkarları doğrultusunda yanlış olduğu kanıtlarıyla gösterilse dahi yaptığının marifet olduğunu gösteren ve birkaç şakşakçısıyla ortalıkta dolaşan kişiler olduk.
Toplumumuzu oluşturan insanların birçoğu, başkaları tarafından benimsenen davranışı, tarzı veya görüşü, kendi inançlarını göz ardı ederek kabullenip hareketlerini bu çerçevede sergilemeye başladılar.
Farkına varmak, farkında olmak, fark etmek, farkı görebilmek...
Bu gibi söylemler günlük konuşmalarımızda sık sık geçmekte. Öyleyse şöyle güzelce bir koltuklarımıza yerleşelim ve biraz düşünelim mi? Bizim hayatımızda neler oluyor, bu olup bitenlerin farkında mıyız? Neleri bilerek ya da bilmeyerek yaptığımızı fark edebiliyor muyuz? Kimlerle iletişimdeyiz, kimin yardıma ihtiyacı var ve kimden yardım isteyebiliriz sorularının cevabının yani çevremizde olup bitenin farkında mıyız?
Hayatımızda bu soruları çoğaltmak mümkün. Bir şeyleri fark etmek ve yanlışı düzeltip doğruyu çoğaltmak, kendi çıkarlarını düşünmeden sadece ve sadece yardım etmek isteyerek yardımlaşmak, güzel ahlak, güler yüz ve güzel söz yaşam kalitemizi arttıracaktır.
Kalite, insan hayatını olumlu etkileyen bir faktör olduğundan, farkındalıklarımız hayatımızı sağlıklı ilişkilerle yürütmenin gururunu da beraberinde getirir.
Farkımızı farkındalıklarımızla daha iyi gösterebiliriz.
Bu hafta sizlere ‘fedakârlık’ temalı güzel bir hikayeyle veda etmek istiyorum:
Kör olduğu için kendisinden nefret eden kör bir kız vardı. Nefret etmediği tek kişi ise her zaman yanında olduğu için ona sevgi duyduğu erkek arkadaşıydı. Erkek arkadaşına dünyayı görebilseydi onunla evleneceğini söyledi.
Bir gün birisi ona bir çift göz bağışladı; ameliyat sonunda, erkek arkadaşı da dahil olmak üzere her şeyi görebiliyordu. Erkek arkadaşı ona, “Artık dünyayı gördüğüne göre benimle evlenir misin?” diye sordu.
Kız, erkek arkadaşının da kör olduğunu görünce şok oldu ve onunla evlenmeyi reddetti. Erkek arkadaşı gözyaşları içinde uzaklaştı ve daha sonra ona şöyle bir mektup yazdı:
“Sana verdiğim gözlerime iyi bak canım.”
Sevgi, saygı ve nezaketle kalın.