Mehmet Salih KÖSE

Tarih: 22.10.2024 13:05

DUVARDA ASILI KALANLAR

İster yoksulun olsun, isterse zenginin evi, ikisinin de ortak yanı; duvarda asılı olan bir veya birden çok çerçevedir.


KÖŞE BUCAK

Mehmet Salih KÖSE

Eğitim Uzmanı

O evlerin torunları, evlatları o çerçeve karşısına geçer zaman zaman, geçmişi kucaklar; hüznü yaşar, gözyaşı döker. Çünkü o çerçeve içinde olan ya annedir ya da baba. Belki bir evlat, belki dede veya nine. Çok sevdiği eşi de olabilir o çerçevede. Geçer karşısına yaşanmışlıkları düşünür; gizli gizli ağlar. Gözyaşı, dökülür içine; fark edilmez. Belki de bir dua okur, kendi kendine. Bir bilinmeyen yalnızlık içinde kendini görür; sabahtan erken kalkar. İlk işi, koşar şehrin mezarlığına; kimse görmeden bir demet karanfil bırakır. Çünkü o çerçevede gördüğü, bu kabirde yatan en çok sevdiğidir. Acıyı, servilerle bölüşür.

Çerçeve içinde gülgün bir çehre, her sabah “ben de seni sevmiştim evlat.” fısıldar bakan gözlere. Çerçeve belki de çok eskimiştir. Resimdeki renkler silinmiştir. Ama o bitmeyen sevgi beyne işlenmiştir. İşte o ana çerçeveye bakanın içinden bir ses gelir: “Neyleyim dünyayı sensiz. Sadece her sabah resmine bakar ağlarım.” der, gözyaşı ışıldar o çerçevede. İşte o çerçeve karşında o an insan “hayalin tutsağı“ olmuştur. O an bambaşkadır, kelimelerle anlatılmaz. O an ne fenerler yanar, ne yağmur yağar, ne de rüzgâr eser. Duygu veren o çerçeveden fışkıran anıların yüklü olduğu sevgi ışığı, yağmur; gözden damlayan yaş, rüzgâr, yürekteki sızı ve dalgalanmadır. Dün, bugün ve yarın o çerçevenin anlattıklarıdır.

Nerden geldi aklıma şimdi bu duvardaki çerçeve? Yahya Kemal der ki;

“Çok kerre hayalimde canan,

Bir şi'ri hatırlatan kadındı.”

Bana bu çerçeveyi hatırlatan bir kadın değildi. Bugün Akçaabat’ta güzel bir rüzgâr esti. Erdemoğlu Holding Yönetim Kurulu başkanı KTÜ Fizik Bölümü mezunu; Sayın İbrahim Erdemoğlu’nun yaptırdığı Spor Lisesi, kapalı spor salonu, yatakhanesi, Sebat Gençlik Spor Kulübü kompleksi ve biri çim biri suni çim olmak üzere iki futbol sahası açılışı yapıldı. İki Bakan bu açılışa geldi. Gaziantep Valisi, Trabzon Valisi oradaydı. Ayrıca Vakıfbank Genel Müdürü (bu işlerin oluşmasında aracılık eden güzel insan) Sayın Abdi Üstünsalih de Şampiyon Vakıfbank Voleybol Takımı’nı getirmişti. Yani güzel bir gündü. Valiler, Belediye Başkanları, Bakanlar (Spor Bakanı ve Milli Eğitim Bakanı) konuşmalar yaptı. 

Ben, bu protokol konuşmalarını hiç dinlemedim. Gözüm tam karşımda duran İbrahim Erdemoğlu’nun sevgili babası Mehmet Erdemoğlu’nun resminde ve altında yazılan yazılardaydı. Yani orada asılı duran pankarttaki sözler çok etkileyiciydi.  “Servetin sınırı yoktur, mükâfatı vardır. Kimseyi azarlamayın ve hor görmeyin. Asla yalan söylemeyin.” gibi. Ayrıca sevgili evladı İbrahim Erdemoğlu’nun ve Sayın Abdi Üstünsalih’in yaptıkları konuşmalarda, sevgili babalarından bahsetmeleri, karşımda asılı duran Sayın Mehmet Erdemoğlu'nun resmi ve sözleri; benim duygularımı duvardaki çerçeveye taşıdı.

Babalar ve oğulları.

Onlar da kim bilir; zaman zaman evlerinde asılı duran babalarının çerçevelerine bakarlar ve bizim bilemediğimiz duyguları yaşarlar.

Mehmet Erdemoğlu öyle bir evlat yetiştirmiş ki, baba nasihatlerini harfiyen yerine getiriyor. 

Tekel’de ustabaşı olarak çalışan, Tütünspor’u kuran, o takımda top oynayan Sayın Abdi Üstünsalih’in sevgili babası, Aslan Üstünsalih de güzel bir insanmış ki evladı spor, sanat, eğitim, bilim diyor. Doğduğu, kendi deyimi ile “daima bir açık kapısı olan” Akçaabat’ın sanatına, kültürüne, eğitimine önem veriyor. Onlarca sporcunun sanatçının, bilim adamının yetişmesine vesile oluyor.

İki değerli insanın yaptıkları; yıllar sonra o eserler içinde bir çerçevede asılı olacak. 

Kimi çerçeveler vardır evlerde. Kırık dökük. Belki de unutulmuş atılmışlardır bir köşeye. O çerçeveler de; “talihsiz ve tarihsiz” evlatları için üzülürler.

Çerçeve içindekilerin aramızdan ayrılmaları yakın ve uzak yıllar olabilir. Fakat o çerçeveye bakan gözler için, onlar hala yaşıyorlar. Hiç ölmemişler. Çerçeve içindekilerin hatıraları ve eserleriyle, sözleriyle hala yaşamaktadırlar. Belki o çerçeveler içimizde büyük bir boşluk bırakarak gitmişlerse de, devrettikleri bayrak daima dalgalanacaktır.

 Ben bugün Mehmet Erdemoğlu’nun afişine (büyük çerçeve) bakarken, Rahmetli Aslan Üstünsalih’i; Tekel’den beyaz giysiler içinde çıkarken hayal edince bunları düşündüm.

Ruhları şad olsun.

Çerçeveler dikkatli bakın çerçeveler içinde zaman durmuştur. O çerçeveler bir sevginin sembolüdür, asılı durur köşede.

Çerçeveler vardır, acı unutuşlar, ağlayışlar saklıdır içlerinde.  Bakarsın, bakarsın gönül dağın sislenir. Baktıkça bir “ah” sesi yükselir içinde. Güneşimdin, kahkahamdın, sırdaşım, gönül dostum ve sevdiğimdin kelimeler tek tek geçerler sıraya. Ondan bir şeyler ararsın, solgun hayallerinde.

Evde bir köşede asılı duran çerçeve; sakın beni kim sevecek deme. Bir seven, bir hatırlayan olur günün birinde. İşte bugün bu duygularla güzel evlat yetiştiren Mehmet Erdemoğlu’na, Aslan Üstünsalih’e dua ettim. Bir zahmet, bin rahmet getirdi evlatlarıyla bu şehre.  Hayırla yâd edilmek çok güzel bir şey.

İnsanlar çalışır, üretir, ticaret yapar, iş kurar. Gün gelir dört metre beyaz kefeni ile gider. Varsın tüm zamanlar eriyip gitsin. Evinizdeki o güzel çerçeve asla düşmesin yere. Hayatın bitişi ölümdür, bilirim. Ama hayatın romanı o duvarda asılı çerçevededir.

Bunu anladım bugün Mehmet Erdemoğlu merhumun çerçeve içinde yansıttığı sözlerden.

Çerçeveler hiç bilmediğimiz bir aşkın şiiridir. Hasretin şarkısı, yürekten söylenir o çerçevelerde.

Bakma öyle unutulmuş çerçevelere. Oku hayatı, o çerçevenin içinde. Gittiler bir daha dönmeyecekler.

Bir çerçeve karşında bunları yazıyorum. Burada sustum; Anamdı, o çerçevede gördüğüm. O da derdi: “Ne olursa gariplere olur.”

Hepinizin evinde asılı duran bir çerçeve olsun. Varsa, Mehmet Erdemoğlu gibi altında sözleri bulunsun. Üzerimize vuran o çerçevelerin gölgeleridir.

Yine uzun oldu “çerçeve ile söyleşim.” Gönül tenha, çerçeveye doldurduk duyguları. Sen, sen ol, sakın kalbini kapatma duvarda gördüğün çerçeveye. Duvarda asılı olanları seveceksin.

Ben sevdim.