Karadeniz’in hırçın maviliği ve dağların heybeti, şehrin ruhunu bir tablo misali önünüze seriyor. Yaz aylarında, Trabzon’un doğası adeta canlanıyor ve sizi keşfe davet ediyor.
İlk durağım Uzungöl oluyor. Yaz aylarının kavurucu sıcaklarından kaçmak için ideal bir yer burası. Göle yaklaştıkça, serin ve taze dağ havası yüzüme çarpıyor. Uzungöl’ün etrafındaki yürüyüş yollarında dolaşırken, gölün berrak sularında yansıyan dağlar ve çam ağaçları, ruhuma huzur veriyor. Sessizliğin içinde sadece doğanın kendi müziği var: Kuş cıvıltıları ve hafif bir rüzgarın yapraklarla dansı...
Ardından soluğu Sümela Manastırı'nda alıyorum. Manastıra çıkarken patikada yürümek başlı başına bir macera. Her adımda daha derin bir nefes alıyorum. Manastırın büyüleyici yapısını görmek için tırmanırken, yüzyıllardır bu dağın yamacına tutunan bu yapının hikayesini düşünmeden edemiyorum. Yazın ortasında bile serin olan bu dağ, insana tarihin derinliklerinde bir yolculuk yaptırıyor.
Bir de Hıdırnebi Yaylası var ki, burası tam bir yaz kaçamağı. Yaylaya vardığımda, göz alabildiğine uzanan yemyeşil çayırlar, rengarenk çiçekler ve dingin bir doğa beni karşılıyor. Yaylanın temiz havasını ciğerlerime çekerken, insanın tüm stresini unutturan bir sakinlik çörekleniyor içime. Hıdırnebi’nin o huzur dolu atmosferinde, çimenlerin üzerine uzanıp bulutların dansını izlemek, şehir hayatının koşturmacasından uzak, saf bir mutluluk.
Tabii ki Trabzon’un sahilinden bahsetmeden geçmek olmaz. Akşamüstü saatlerinde sahile indiğimde, Karadeniz’in dalgalarının kayalara vurmasıyla oluşan melodiyi dinliyorum. Denizin tuzlu kokusu, hafif esen rüzgarla yüzüme çarpıyor. Sahil boyunca yürürken, balıkçı teknelerinin ve martıların sesleri adeta şehre hayat veriyor.
Yaz aylarında Trabzon’da olmak, doğayla iç içe bir serüvene atılmak demek. Her köşesinde başka bir güzellik, başka bir huzur saklı. Yeşilin ve mavinin en saf halini görmek isteyenler için Trabzon, bir cennet. Burada geçirdiğim her an, doğanın büyüleyici dokusunu daha derinden hissetmemi sağlıyor. Bu yaz, Trabzon’un güzelliklerini keşfetmek, ruhumu yeniden doğayla buluşturmak için muhteşem bir fırsat oldu.
Trabzon’un büyüleyici yaz günleri, şehir hayatının karmaşasından uzaklaşıp doğanın kucağında huzuru bulmak isteyen herkes için bir davet niteliğinde. Bir sonraki yazıya kadar, doğanın tadını çıkarın ve Trabzon’un saklı cennetlerini keşfetmeyi unutmayın.