Huzur KORKMAZ TOPAL - Yaşam Koçu

Tarih: 19.07.2024 11:42

BABAM

Babam temizliği ve düzeni çok severdi. “Gubanım” diye hitap ettiği annem yatak çarşaflarını değiştirdiğinde babam temiz çarşaflı yatağa girer ve “Gubanım, eline sağlık, yatağımız mis gibi kokmuş.” diyerek anneme teşekkür etmeyi hiç ihmal etmezdi.


GÖRDÜKLERİM DUYDUKLARIM

Huzur KORKMAZ TOPAL

Yaşam Koçu

huzur06peri@gmail.com

 

Annem yemeğin altını tutturduğunda yani yemek birazcık yandığında babam “Ben yanık yemek severim gubanım, getir yiyelim.” derdi. 

Evimizi temizlediğimizde evi temiz gören babam “Oyy, ellerinize sağlık ne kadar güzel olmuş” der ve “Yavrum nereye basayım, nereye basmayayım?” diye sorardı.

Babam için söz namustu; verilen sözü zamanında yerine getirmeliydin. Eğer babamdan borç aldıysan onu zamanında geri vermelisin ki bir daha borç alabilesin. Babam hem sabırsız hem de dediği dedik birisiydi. Şu saatte ve şu zamanda yola çıkacağız dediyse o saat ve dakikada yola çıkılamadıysa yola çıkmaktan vazgeçerdi. 

Ev eşyalarını değiştirmek babam için çok büyük bir zevkti. Neredeyse her sene koltuk ve halı değiştirirdik. Hiç unutmam bir arkadaşım bize aynı yıl içerisinde iki ayrı zamanda gelmiş, ikinci gelişinde yenilenmiş eşyalarımızı görünce, “Ben daha geçen geldiğimde yeni almıştınız? Ne zaman eskittiniz de yenisini aldınız eşyalarınızın?” diye hayretini dile getirmişti. demişti. 

 Her bayram sabahı ağabeylerim bayram namazına kalkmıyorlar diye sinirlenen babam, namazdan döndüğün de sanki abilerim sadece annemin çocuklarıymış gibi “Oğullarına çok kızdım ama bugün bayram, kötülük olmaz. Gel bayramlaşalım.” diyerek o zamanlar tek kanal olan TRT’yi açar ve bayramın sevinciyle oyun havaları eşliğinde oynamaya başlardı. 

Ramazan ayı bizler için ayrı bir sevinç ve değerdi. Ramazan geliyor diye evde hummalı bir telaş olurdu. Eve file file gelen erzaklar Ramazan’da küfe küfe gelirdi. “Bir ay oruçlu olacağız; çoluk çocuk canının çektiğini yesin, içsin.” derdi canım babam. Bizleri oruç ibadetine alıştırmak için de “Hadi bakalım, bu Ramazan kimler oruçlarını bana kaç liraya satacak?” derdi.

Yardımlaşmayı ben ailemde öğrendim. Babam birçok kişiye yardımda bulunurdu. Ramazan ayının yardımlaşmak ve paylaşmak olduğunu da sık sık hatırlatarak, tanıdık tanımadık yardıma ihtiyacı olan kim varsa elinden geldiğince Ramazan kumanyası ile onlara el uzatırdı.

Mahallede cenaze mi var hemen yakınlarının neye ihtiyacı olduğunu sorar soruşturur eli yettiğince yardım etmekten çok mutlu olurdu. Öyle kimseyle de paylaşmazdı yaptığı yardımları.  Babam ahilik esaslarına uygun bir esnaftı, hem de saygı duyulan sevilen bir esnaftı.  Bildiğiniz üzere ahilik; sanatta ve ticarette kaliteyi, sosyal hayatta güzel ahlakı, üretken ve çalışkan insanı destekler.

Kız çocukları baba figürünü hemen benimser ve babalarını annelerinden dahi kıskanırlar. Babalar kız çocukları için doğdukları andan itibaren müstesna bir yere sahipken, erkek çocukları babalarının önemini ancak kırklı yaşlarından sonra anlamaya başlar ve babalarını kaybettiklerinde de babalarının yerinin boşluğunu fark ederlermiş.

Ben her daim babamı arkanda hissettim. Hayatının sonuna geldiğinde beyin küçülmesi teşhisi konulmuştu ve zor zamanlar geçirmiştik. Babam, benim evlendiğim kişiye sadece ve sadece, “Kızıma elini kaldırdığını veya teşebbüs ettiğini dahi duyarsam, kaç çocuğunuz olursa olsun onu çekip çatımın altına alırım.” demişti.

Yaşamım boyunca her zaman bu ve bunun gibi söylemleriyle beni güçlendiren ve özgüven sahibi yapan babama minnet borçluyum. Dilim döndüğünce ismimin Huzur olmasını borçlu olduğum babamı sizlerle paylaştım.

Sevgi, saygı ve nezaketle kalın.


Akın HOCAOĞLU
23.07.2024 09:03:17
Güzel İnsanmış vesselam.Lakin şu her yıl koltuk değiştirmekte neymiş kardeşim.Adamcağızı ekonomik olarak yormuşsunuz. Allah hayatta olan tüm babalara sağlıklı uzun ömürler versin.Ahirete göçmüş olanlara rahmetiyle muamele eylesin. Amin....