Mehmet Salih KÖSE

Tarih: 27.03.2023 11:56 Güncelleme: 27.03.2023 11:56

ADAY ADAYLARI SAHNEDE


KÖŞE BUCAK

Mehmet Salih KÖSE

Eğitim Uzmanı

 

ADAY ADAYLARI SAHNEDE

Yine geldi seçim ayları. Yurdun dört bir yanında aday adayları sahne alma peşinde. Kiminin hayali var, kiminin çok parası, isim peşindeler. Galiba çok tatlı bu vekillik. Kiminin de ince hesabı var. Baksana partilerin kapısında insanlar girmiş kuyruğa. Ne diyelim. Nasrettin Hoca'nın meşhurdur o “göle maya çalma” fıkrası. Ya tutarsa? Öyle ya bunun maaşı var, fiyakası var. Hatta “film çevirme hesabı” da olabilir. Öyle olmadı mı yıllar yılı? Düşünün bu milletin verdiği vergilerle hâlâ maaş alan binlerce emekli vekil ve ailesi var. Bir tutturdun mu üç göbek sülalen kurtuluyor. Ne güzel bahçe. Sanki verimli bir arpalık. 

Biz işin aday adaylığı meselesinde değiliz. Ama o kadar “boş adam” aday adayı olunca içimden bazı duygular, beynimden farklı düşünceler yükseldi. Onları paylaşmak istedim bu hafta. Hatta kendim düşüncemle yol da göstermek istedim aday adaylarına. Yolunuz açık olsun temennisiyle başlayalım söze.

Bana göre milletin vekili olacak kişi elinde bir planı olmalı. Neyi, kime, nerede, ne zaman, nasıl yapacağını bilmeli. Yani milletin vekili, gerçekten projelerini gerçekleştirmek, bu yolda uğraş vermek için çıkmalı yola. Yoksa şu kadar kazanırım, adım yazılır, yükselir ve prestij sağlarım diye düşünmemeli. Şunu da iyi bilmeli. Millet kendi adına vekalet verecektir. Önce kafasının içinde vatanın birliği, beraberliği, yükselmesi olmalı. Ülke sorunları, yerel sorunları iyi tespit edip çözüm için yasalar hazırlanması için çalışmalıdır. Millet adına vekalet alan milletin vekili bulunduğu mevkinin haysiyetini korumalı, sevgiyi kalbine orada durması için koymalıdır. Bu sevgiyi her bireye eşit dağıtmalıdır. Yoksa dağıtılmayan sevgi, sevgi değildir. Bakış açısı bireysel değil ülke çıkarları için bütünsel olmalıdır. Bunun için kendisine oy versin veya vermesin en alttaki birey ile en üstteki bireyi eşit görmelidir. Asla sorumluktan kaçmamalı, denetleme yetkisini tam ve tarafsız yapmalıdır.

Yaşam biçimine, kılığına, kıyafetine, konuşmalarına dikkat etmeli, sevgi dilini kullanmalı. Popülizm yapmamalı, yapamayacağı işleri yaparım diye söz vermemelidir. İnsanlarla iletişimi çok iyi olmalı. Halka doğruyu söylemeli, sorulan sorulara açık yüreklilikle ve tatmin edici cevaplar vermelidir. Dünyaya bakış biçimi geniş açıdan olmalı, milli menfaatleri koruyacak ve halkın refahı için düşünülmelidir.

Ülkemizin çağdaşlaşması, ileri gitmesi, hızlı gelişmesi için çalışmalıdır. Vatana, bayrağa, millete, millî bütünlüğe, sadık olmalıdır. İlkeli bir kişiliği olmalı, alanında uzman olmalı, sanata, spora, mimariye eğitime, şehirleşmeye ilgi duymalı. Araştırmacı bir ruh taşımalı. Geniş ve engin bir kültür sahibi olmalı, yeni çıkan her türlü yayını takip etmeli, edebiyat, estetik, musikî alanlarında da küçük de olsa bilgi sahibi olmalıdır. 

Aday adaylığına soyunan ve milletin vekilliğine talip olan kişi; çok okuyan, araştıran, çok düşünen, planlayan, takip eden, sorumluluk alan, tevazu sahibi bir kişilik olmalıdır. Kalkınmada bölgesel farklılıkların giderilmesi için söz söyleme, yasa çıkarma cesareti olmalıdır. Zaman zaman kendisine vekillik veren seçmenine açıkça hesap vermeli, ilişkilerini sıcak tutmalıdır.

Normal vekil olmak önemli değildir. Sağlıklı, çalışkan araştırmacı vekil olmak önemlidir. Kürsüde doğru sözler söylemeli, kürsüde konuşan hatibe, fikrine aykırı düşünce paylaşan insanlara laf atmamalı, hepsinden önemlisi kavga etmemelidir. Her insan ayrı bir dünyadır. Var olan seçmenini elinde tutmak değil sayısını artırmayı bir görev olarak bilmelidir. Seçilince kendini dev aynasında görüp, hava atmamalıdır.

Şunu asla akıldan çıkarmamalı. Bir vekil olarak seçmenlerinizi nasıl görürseniz onlar da sizi aynı gözle görürler. Üstelik sen vekilsin. Asıl olan millettir. Verilen sözler tutulmaz, yapılan yanlışlıklar telafi edilmezse zaman gelir çok zararlı çıkarsınız. Türk siyası tarihi bu konuda büyük bir çöplük. Seçmen vermiş olduğu vekaleti elinizden alır. Bu sebeplerle yola çıkarken kişisel amaçlarınız, iş amaçlarınız için yola çıkmayın. Toplumsal ihtiyaçlara çözümler üretin. Siyaset arenası acımasızdır. Toplumsal değerler yaratmışsanız halk sizleri ödüllendirir. Kişisel çıkarlar peşinde koşarsanız yine halk cezanızı verir. Halkın sandığa giden eli görünmezdir. Görev yaparken kimin sırtını sıvazladığınızı, kime sırt döndüğünüzü, çenesine yumruk attığınızı bileceksin. Sana görev verilecekse şimdiye kadar bu topluma ve millete ne hizmet verdiğini bileceksin. Kazancın helal mı haram mı hesap edeceksin. Bulunduğun görevde önce; Anayasayı bilecek, yaptığın işleri kanun, tüzük, yönetmelik çerçevesinde yapacak, hukuku asla göz ardı etmeyeceksin.

Eğer sıraya girer ve seçerlerse seni, bulunacağın o millî ve Gazi Meclis’in büyüklüğünü bilecek, geçmişini öğrenecek ve bu meclisi kutsal olarak görecek ve yükselteceksin. Verdiğin sözü tutacak, yapamayacak olduğun iş için söz vermeyeceksin. İşlerin iyi yürümesi için doğru planlama yapacaksın. Yaptığın işin özveri gerektirdiğini ve çeşitli yurt içi veya yurt dışı kişilerle iyi diyalog kurulması gerektiğini bilecek ve bunu yapacak seviyede bir yabancı dil bileceksin.

İnandırıcı olacaksın. Korkutmayacak, tehdit etmeyeceksin. Kanunsuz bir işi bürokratlara teklif etmeyeceksin. Hukuk dışına çıkmayan memurları da sürgüne gönderelim diye uğraşmayacaksın. Liyakatli kişilere görev verilmesini sağlayacaksın. Hep moralini ve seçmenin moralini yüksek tutacaksın. “Ben” değil “biz” demesini bileceksin. Takım ruhunu benimseyecek, ortak akıl ile çözüm üretecek ve paylaşımcı olacaksın.

Dedikodu ile hareket etmeyecek ve duyduğun haberlerin kaynağını bulduktan sonra cevap vereceksin. Önüne başkaları tarafından yazılıp konulan kağıtları okumayacak, konuşma yapacaksan bizzat kendin ve danışmanlarınla hazırlanacaksın. Olayları soğukkanlılıkla karşılayacak, eylemlere, tepkilere yatıştırıcı cümlelerle cevap vereceksin. Kendini haklı çıkarmak için değil, sorunu çözmek için uğraşacaksın. Gereksiz tartışmalar girmeyecek, televizyonlarda gösteri yapma peşinde koşmayacaksın. Ebu Hanife ne demişti: “Cahillerle girdiğim her tartışmayı kaybetmişimdir.” Aptallarla tartışmayın. Görenler aranızdaki farkı anlayamayabilir.

Asla asık suratlı olamayın. Sevecenliği ve gülümsemeyi elden bırakmayın. Sempatik olun. Hatalı bir iş yapmışsanız halkınızdan özür dilemesini de bilin. Çiçero der ki: “Herkes hata yapabilir ama yalnızca ahmaklar hatalarına bağlanıp kalır.” Bizim “hata samur kürkü olsa kimse üstüne almaz” diye bir atasözümüz var.

Sorunları abartarak yaymayın. Kişilerin kusurları varsa düzeltmesi için siz de özen gösterin, çabalayın. Sana beni temsil et diye vekalet veren insanların varsa şikayetleri dinleyin, hatta bir armağan olarak görün. Siz her çıktığınız topluluk karşısında öğüt vermeyin. Dinleyin. Çözüm yollarını kısa kısa cümlelerle söyleyin. Mutlaka dinlerken de not alın. Soru sahibine o gün cevap vermemişseniz sonra telefonla dönün veya yazı ile cevap verin.

Gerçekçi ve tutarlı, dürüst bir davranış sergileyin. Asla yalan söylemeyin. Dedikodulara da kulak asmayın. Empati kurun. Alınganlık göstermeyin. Küsmeyin. Gerektiğinde risk alın. İşler iyi gitmemişse bürokrata, valiye, belediye başkanına ulu orta bağırmayın, pişman olacağınız sözler söylemeyin. Sorunlara iyimser açıdan yaklaşın.

Ekip ruhu yaratın, ekibiniz sağlam ve çalışkan olsun. Zaman zaman ekibinizi sözlerinizle motive edin. Çalışmayan varsa değiştirin.

Aynı bölgedeki bir başka milletin vekili ile kıskançlık çizgisine gelmeyin. Başkalarından üstün olmanız önemli değildir. Önemli olan dünkü halinizden üstün olmaktır. Güveler elbiseyi, kıskançlık insanı kemirir unutmayın.

Çağın gereği olan teknolojiyi kullanmasını bilin. Türkçeyi iyi kullanın, şık giyin. Yeniliklere açık olun. Sosyal aktivitelere katılın. Gündemi takip edin. Bir konserde, panelde, en önde değil de halkın arasında oturun. Dolmuşlarla ara sıra seyahat edin. İnsanların hal ve hatırını sorun. Eşinizle birlikte semt pazarlarına çıkın, alışveriş yapın. Okullara gidin, Bahçelerde gezin. Küçük çocuklarla çocuk oyunları oynayın.

Türk milletine ve bulunduğunuz mevkiye leke getirecek davranışlardan kaçının. Gerçekçi olun. Tuttuğunuz takımı çekinmeden söyleyin. Her gittiğiniz şehirde o şehrin takımının kaşkolünü omuzunuza atmayın gülünç oluyorsunuz. Yapmacık olmayın yaşadığınız yörenin alışkanlıklarına, gelenek göreneklerine, inancına saygılı olun. İsraftan kaçının, milletin parasını koruyun. Zaman zaman taksi çağırarak evinize gidin. Her şeyi ben bilirim havasına girmeyin. Bilgiçlik taslamayın. Unutmayın bütün yanlışların altında gurur yatar. Yerel yöneticilerle, bürokratlarla ve basın camiası ile yakın diyaloglar kurun.

Eğer pencerenizin camı kirliyse, dışarı çıkıp manzarayı parlatmanız boşunadır. Fedakârlık çiçeğin köküdür. Unutmayın bizim toplumda acı mutluluğa göre daha çok şarkı bestelemiştir. Anadolu türküleri hep acıyı anlatır. Anadolu insanı dertlidir. Hele de şu deprem ve sel felaketi yaşandığı günlerde acı kat kat artmıştır.

Yola çıktınız ya bize “hayırlı olsun” demek düşer. Ama unutma, “senin güzellik gömleğinden bir koku almayan Yusuf, gözü bile olsa yine Yakup'a döner” demişti Mevlâna.

Bacon da “Şöhret, pazara benzer. Orada fazla kalırsanız, fiyatları düşer.” diyor.

Son sözümüz şu olsun: “Kötü demirden iyi kılıç olmaz.”

Aday adayısın. Olmadı mı? Üzülme. Başka bahara bırak veya yazgı de geç. Kendini tek kişilik kalabalığa dönüştürme.

Bu hafta böyle olsun dostlar. Varsa içinizde bu yola çıkanlar, yolu açık olsun. Bizden tavsiyeler bu kadar. Yine biz kalacağız dostlarımızla bu sayfada. Bazılarının babasının balı çoktur fakat çocuğun harareti var. Miskin kedinin eğer kanadı olsaydı, dünyadan serçenin tohumunu kaldırırdı. “Öküzdeki iki boynuz eğer eşekte olsaydı, yanına kimseyi sokmazdı.” Böyle diyor Sadi.  Seçime gidiyoruz. Unutmayın dert de var dermanda.

Hepinize iyi haftalar.