Abbas YOLCU

Tarih: 19.12.2017 08:46 Güncelleme: 19.12.2017 08:46

KUDÜS VE FİLİSTİN


KUDÜS VE FİLİSTİN

Kudüs, üç büyük semavi dinin kutsal mabedidir. Kudüs Müslümanlar için namustur. Kudüs aklını işleten tüm Müslümanlar için ise son yüzyılda ibretler dolu hadiselerin cereyan ettiği kutsal bir mekândır.

Son dönemde delinin biri kuyuya bir taş attı. Bu taş, bir kuyu dolusu pirince karıştı. Ey peygamberin ümmeti ayıkla pirincin taşını. Bir Türk evladı kalktı. ‘’Dünya beşten büyüktür’’ dedi. Dünyayı ayağa kaldırdı. En azından bu taş kafamızı yardı. Lakin artık yeni, kapsamlı bir uyanışın/ direnişin önünü açtı. Allah’a şükürler olsun.

Ortaokul yıllarımdan beri, Kudüs davası, Filistin mitingleri, savaşlar, bombalar, çocuklar, şehitler, gözyaşları ve kader. Sürüp gitti. Değişen ne oldu; hiç. Ya yaşanan; tekrar. Acaba dağa yükleseler bu feryatları, yerle yeksan olur mu?  Çoktan tuzla buz olurdu.

Neden böyle? Tekrar, tekerrür, acı, çile. Üst üste sorular, soru içinde… Sanırım İlber Hoca yine yüzde beş milyon haklı çıktı: - İnsanlarımıza zorunlu dün dersi verilmeli...

Bu zamana kadar Filistin için düzenlenen birçok mitinge katıldım. Ama hiç bu kadar derinlemesine düşündüğüm olmamıştı. Filistin bayrağını boyunlarımıza dolarken, hiç bakmadım tarihin tozlu sayfalarına. Ve şu soruyu sordum kendime; benim meselem ne? Filistin mi Kudüs mü?

Bu saatten sonra artık yorum yok. Çünkü bu zulüm karşısında çok yoruldum. Sadece soruların gölgesinde tarihin tozlu sayfalarından çıkan dün derslerinde üç dipnotu sizlere sunuyorum:

­­1-1917 Ekim'inde General Allenby komutasındaki 130.000 kişilik işgalci İngiliz ordusu Gazze'yi kuşattığında Kudüs’ün akıbeti de belli olmuştu. Alman subaylarının da yer aldığı Türk Ordusunun hali içler acısıydı. Siperdeki askerin üzerinde neredeyse üniforma bile yoktu. Cephaneleri tükenmişti, Kumanyaları yoktu ve cephede yarı aç yarı tok savaşmak zorundaydılar. Bu durumdaki kahraman Türk askerleri kuşatmaya ancak üç ay direnebildi ve sonunda İngiliz 20. Kolordusu karşısında çekilmek zorunda kaldı. Türk Birlikleri geriye çekilirken amaçları Yarmuk Nehri'ni geçip orada direnmekti. Bunu sezen İngiliz Albay Lawrence, Şerif Hüseyin liderliğindeki Arap gruplarla işbirliği yaparak, demiryolu ve köprülere sabotajlar yaptılar, erzak depolarına saldırdılar.

2-Günümüzde kullanılan Filistin bayrağı, İngiliz diplomat Sir Mark Sykes tarafından I. Dünya Savaşında Araplık şuurunu uyandırmak amacıyla tasarlanmıştır. Günümüzde Filistin bayrağı olarak kullanan dört renkli bayrak, Birinci Dünya Savaşında Osmanlı Devletine karşı ayaklanan Arapların milli bayrağı olarak kabul edilmişti. İngilizler tarafından tasarlanan bayrakta dört renk (beyaz, yeşil, kırmızı, siyah) kullanılmıştır. Tarih boyunca Emeviler beyaz sancak; Abbasiler siyah sancak; Şii Fatımiler, yeşil sancak kullanmıştır. Kırmızı da Türklere karşı Arapların bağımsızlığını temsil eder. Bu dört renk, Arapların milli renkleridir.

3-Halep’te hemşirelik yaptığım dönemde, üç tabur yaralı Türk askerini tedavi ederken, hastaneyi Araplar bastı. Sırayla o yaralı Türk askerlerine süngüyle sert darbeler geçirdiler. Öylesine içim yandı ki iki damla gözyaşı içinde dayanamayıp dışarı çıktım. Halep’teki son Osmanlı askerleri de o hastanede Arapların tekbirleriyle öldürüldü. Aynı gün Kudüs düşmüş, İngilizler Kudüs’e girmişti. Şaşkınlık içerisinde Arapların bunu kutladığını gördüm. W.H.SQUIRES

Son tahlilde büyük feryad: “Ey millet, artık aklet.”

Selam ve muhabbetle…