Mehmet Salih KÖSE

Tarih: 12.06.2018 16:00 Güncelleme: 12.06.2018 16:00

İKİ BAŞARILI İNSAN


KÖŞE BUCAK

Mehmet Salih KÖSE

Eğitim Uzmanı

 

İKİ BAŞARILI İNSAN

Bu hafta iki insandan bahsedeceğim sizlere.  Çoğunuzun yakından tanıdığı iki insan. Birisi İğneci Ali Rıza’nın oğlu Hüsnü Sevim. Bir diğeri Körfez Köfte’nin sahibi Yusuf Kırandi. Bu iki insan aynı zamanda birbiriyle arkadaş, candan ve içten iki dost. Benim de ikisiyle az buçuk bir dostluğum var.

Önce Hüsnü Sevim’den başlamak istiyorum. Ben Hüsnü Sevim’i çocukluktan beri tanırım. Belli bir duruşu, düşüncesi ve ilkesi var. İnandığı değerleri var. Ama özetleyerek söylemek istersem ki, şuurlu bir Türk milliyetçisidir kendisi. Kökü sağlam, batıya açık, özgürlükçü, insan haklarına saygılı, Türk-İslam sentezine bağlı, gönlüyle, diliyle mizacıyla tipik bir Akçaabatlı. Çağdaş düşünür, kültürüne ve milletine, özüne bağlıdır. Çocukluğu ve gençliği Türkiye’nin buhranlı dönemlerinden geçmiş, bu kentin topraklarında olmaması gereken birçok acı olayı yaşamış, zorluklar görmüş, yılmammış ve inandığı değerler uğruna mücadele vermiş bir insan. Çok acılar ve çileler çekmiş ama asla davasından taviz vermemiştir. Bu çile okul yıllarında da devam etmiş, haksızlıklara uğramıştır.  Yıkılan, yok edilmek istenen değerlere sahip çıkmış, öğretmenlik yıllarında görevini hakkıyla çeşitli yerlerde yapmıştır. Kentimizde görev yaptığı A.Fazıl Ağanoğlu İlkokulu’nu Trabzon’da zirveye taşımaya çalışmış ve bu konuda da başarılı olmuştur. Çünkü O, işini severek, gönlüyle, söylemiyle, ülküsüyle, bu şehre inanarak yapmıştır. Akçaabat halkına ruhuyla bağlıdır.

Bu kenti gönlüyle sevdiği için bir zaman bir siyasi partide inandığı değerleri gerçekleştirmek için İlçe Başkanlığı görevini yüklenmiştir. Ama üzülerek ifade etmeliyim ki bu siyasi arenada gerçekleştirmek istediklerini yapamamış ve bu görevi bırakmıştır. Biz bu durumu, O’nun hayata ve topluma bakış açısının başkalarının bakış açısıyla uymadığı olarak gördük.  Çünkü O, “Vatan, Sakarya, Varol, Yaşa, Bayrak” gibi güzel ve şatafatlı sözlerin topluma yansıması yanında bazı somut olayları da görmek istemiştir. Belki de eğitim hayatı boyunca eğitim yöneticiliği yıllarındaki güzel düşüncelerini siyaset yoluyla yapabilir miyim diye düşünmüş ama başaramamıştır. Ya da yapmasına müsaade edilmemiştir.

O’nun açık seçik, kente bakışını ve Dünya görüşünü kendi arkadaşları dahi anlayamamıştır. Çünkü O, içinde yaşadığı toplumun her bireyini, düşüncesi ne olursa olsun, yukarılara, zirvelere çıkmasını düşünmüş. Bilhassa bu kent insanının daha mutlu olması için uğraş vermiştir. Emeli bu toprağın güzel insanlarının, başarılı insanlarının yükselmesi ve bu kente hizmet etmesiydi. Yani bu kentin kimlikli insanlarına, idealleri doğrultusunda katkı sunmak ve hizmet götürmekti. Entelektüel bir parti anlayışı ile yola çıkan Hüsnü Sevim, kısır siyasi çekişmeler arasından çıkma kurnazlığını gösterememiş belki de göstermek istememiştir. Bundan sonra hayatına bağımsız bir insan olarak devam ettirmiştir.

İtiraf etmeliyim ki O’nun inandığı dava uğruna gösterdiği cesareti, milli duyguyu, kent sevdasını;  birçok arkadaşı gösterememiştir. Belki de birçok insan Hüsnü Sevim’i anlamamış veya anlamışsa da yanlış anlamıştır.

Şimdi Hüsnü Sevim amansız bir hastalıkla mücadele etmektedir. O’nun güçlü mücadele ruhu bu hastalığı da yeneceğine yürekten inanıyorum. Çünkü bu toplumun ve bu kentin güzel düşünen bu toprağı seven insanlara ihtiyacı var.

Peki, ben bu hafta neden Hüsnü Sevim’den bahsetme ihtiyacı duydum. Açıklayayım...

Etrafıma bakıyorum da O’nun çalışmalarına benzer çalışma yapan çok az okul yöneticisi görüyorum da ondan. O’nun kadar okuluna bağlı bir insana tanık olmadığımdan. O’nun giyim tarzı, oturup kalkması, temsil özelliği, okul sevdası, kent sevgisi ve milli duygusu, dost anlayışı aklıma geldi de ondan... Hüsnü kardeşime acil şifalar dilerken, sevenlerinden de dualar bekliyorum. Akçaabat eğitimine hizmet vermiş bu insanı sevenlerine hatırlatmak istedim. Bizde hep ya zenginler anlatılır veya siyaset adamları. Kültür sanat, bilim adamıysan değerin yok gibidir. Hele de eğitimciysen, okul yöneticiysen pek esamen okunmaz. Ama Hüsnü Sevim her ne kadar siyasette istediklerini gerçekleştiremediyse de bence eğitimde marka bir isimdi, bilhassa da yönetici olarak.

Gelelim Yusuf Kırandi’ye. Ben zaman zaman Ordu’ya giderim. Eşim Ordulu olduğundan. Her gidişimde Ordu’da Yusuf Kırandi’nin açtığı “Körfez Köfte Salonu”ndan bahsediyorlar bana. Mükemmel bir servis, güler yüz, kaliteli bir mekân. İyi ki Ordu’ya yemek sektörüne böyle biri gelmiş. Ben bu sözleri duyunca bir Akçaabatlı olarak gurur duyuyorum. Öyle ya bir başka ilde güzel bir Akçaabat reklamı. Bunu başaran Akçaabatlı bir iş adamı. Bundan daha güzeli olur mu? Hem kaliteli köfte sunuyor müşterisine, hem girdi sağlıyor bu kente, hem de bu ilçenin reklamını yapıyor. Aynı şekilde Akçaabat’ta bulunan Körfez Köfte Salonu’yla da kaliteli hizmeti bize, hem de gelen yabancı müşterilere sunuyor.  Yerli etten yapılmış, köfte tadında köfte yiyor insanlar. Ayrıca yüze yakın kişiye iş veriyor, ekmek, aş veriyor. Hizmette kusur etmiyor, güler yüzü ile her müşteriyi memnun ederek yolluyor. Bu da bizim için bir kazanç. Bir övünç kaynağı, bir gurur.

Yemek sektöründe ilçe dışına açılan girişimcilere eklenen Yusuf Kırandi kardeşimiz;  aynı zamanda yukarıda bahsettiğimiz Hüsnü kardeşimizin adeta moral hocası. Hayatı tattırmak, yaşama sevinci vermek için kendisini hiç yalnız bırakmıyor. İçten,  samimi ve dost bir insan. Ben böyle güzel insanların ilçemizde çoğalmasından gurur duyuyorum. Daha önce dış kentlere açılmada öncülük yapan Nihat Usta, Cemil Usta, Fevzi Hoca’ya ve Saray Köfte sahiplerine de bu girişimciliklerinden dolayı teşekkür etmemiz gerekir. Çünkü onlar bu girişimciliği daha önce başlattılar. Ama ben sık sık Ordu’ya gittiğimden ve Ordu halkından, Körfez Köfte hakkında bu güzel sözleri duyduğumdan, ayrıca Hüsnü kardeşimize de çok destek, moral sağladığından Yusuf Kırandi kardeşimizi anlatmak istedim.

İki güzel insan, biri eğitime yıllarını vermiş bir diğeri girişimciliği ve yemek sektöründeki kaliteli sunumuyla ekonomiyi canlandırmaya çalışmalarından dolayı teşekkür ediyorum. Hüsnü kardeşime sağlık, Yusuf kardeşime daha çok kazanç, daha çok yenilikler, daha çok girişimcilik diliyorum. Bu kent; eğitimle, kültürle, sanatla, turizmle, hizmet ve yemek sektörüyle kalkınabilir. Çünkü sanayi yok, toprak az, iş alanları kısıtlı. Eğitim alanında göremediğim yenilikçiliği, girişimciliği, iyileştirmeyi, yemek sektöründe gözlemliyorum. Bu nedenle iki değerli insanı bu hafta anlatmak istedim. Birisi yıllarını eğitime vermiş Hüsnü Sevim, diğeri yemek sektörümüzü dışa açılmak için yola çıkmış Yusuf Kırandi. İki insanın örnek alınmasını isterim. Bu nedenle bu iki sahada uğraş veren her insana destek vermek bizlerin görevidir.  Daha çok görmek istiyoruz bu özellikteki insanları.  Daha çok eğitim daha çok dışa açılma, daha çok girişimcilik İşte iki insan...

Gazetemizin okuyucularının Ramazan Bayramlarını tebrik ederim. Bayramın güzellik içinde geçmesi dileğimdir.