Cengiz BÖLÜKBAŞI

Tarih: 14.01.2025 09:55

YÜZYILIN İLK ÇEYREĞİ

Facebook Twitter Linked-in

AKÇAABAT’TAN

Cengiz Bölükbaşı

cengizbolukbasi@gmail.com

 

Evet efendiler ve de hanımefendiler 21. Yüzyıl’ın ilk çeyreğinin son yılına girdik çok şükür. Ama bizde değişim pek yok gibi. Bizim Akçaabat yine aynı. Değişen sadece tarih sayfalarındaki rakamlar.

Teknolojik aletleri hâlâ sohbet için kullanıyoruz. Henüz bilim üretmek için daha erken.

Mesela hâlâ icat edilen ve yüz yılı aşkın süredir kullanılan trafik ışıklarının ne olduğuyla ilgili temel bir bilgi birikime de sahip değiliz sanırım. Hâlâ trafik kuralları nedir bilmeyen binlerce sürücü var trafikte. Olsun, zamanla öğreneceğiz. Mesela zamanla öğrenmeyi beklediğimiz sinyal kolunu kullanmaya azmettiğimiz gibi...

Akçaabat’ın mimari anlamda düzensizliğini anlatmama gerek yok. Rumlardan bakiye orta mahalle hariç. Çıkıp kimse milliyetçilik dersi de vermeye kalkmasın; gitsin oradan şehri bir incelesin şöyle alıcı gözle. Sokaklarımız hâlâ olabildiğine dar. Yani ben de biliyorum sıcak su döksek genişlemeyecek. Lakin bir şeyler yapmalı bu konuda. Geçmiş dönem yöneticilerinin yüzleri pek kızardığı için Ankara’dan yardım istemeyip kentsel dönüşümü başaramadıkları dönemleri sanırım geride bıraktık.

Bu kez de kasada kuruş kalmamış ve sessiz bir devalüasyon yaşamışız. Yani kapital zayıflamaya başlamış.

Eee ne yapmalı? Elbette küçük şehirleri es geçip çokça büyükşehirlere oy için yatırırım yapılmalı. Onların ihtiyaçları çok önemli. Peki biz? Bizler de seyretmeliyiz. Öyle yaptık, yapıyoruz da.

Akçaabat’ın onlarca sorunu var. Fakat bu sorunların sahibi yok.

Pulathane Bulvarı tamamlanıyor. Yeni yeni binalar yapılıyor yine gelecek düşünülmeden. Güney Çevre Yolu’nun geçeceği güzergâhlar üzerinde de aynı sorun olacak. Buradan yazıyorum. Yarınları tehdit altında bir bölgedeyiz.

Bir de uzun zamandan beri konuştuğumuz ve hiç ama hiçbir önlem almadığımız bir deprem gerçeği de yeni yeni yüzünü gösteriyor. Geçtiğimiz hafta biraz sarsıldık. Dedikodu kazanı kaynatmak hariç hiçbir girişim yapmıyoruz bu konuda.

İki yıl önce çağın en büyük felaketiyle 11 milyon insanımızın etkilendiğini, 53 bin insanımızın hayatını kaybettiğini, 110 bin kişinin yaralandığını umursamadan işlilerimize devam ediyoruz.

Yani diyeceğim o ki 21. Yüzyıl’ın ilk çeyreğinde değişen pek bir şey yok sanki...

Bu arada gazetecilerin meslekî kazanımlarını elde ettikleri gün olarak kutlanan 10 Ocak’ta, haklarımızın neredeyse tamamını kaybettiğimizden o günün artık gazeteciler için matem gününe eş değer olması gerektiğine inandığımdan davet edildiğim hiçbir programa katılmadım. Bu hakların iyileştirildiğini görene kadar da katılmayacağım.

Esen kalın.

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —