Mehmet Salih KÖSE

Tarih: 15.10.2024 10:40

YERYÜZÜ ALLAK BULLAK

Hava güzel. Güzellik para etmiyor. Bakıyorsun yeryüzü allak bullak. Ölümün korkunç sesi kol geziyor. Kimi savaş diyor kimi kadın ya da çocuk cinayeti.


KÖŞE BUCAK

Mehmet Salih KÖSE

Eğitim Uzmanı

 İnsanlık, güzellik, estetik kimi insanların umurunda değil. Ölüm kervanı silahlar, çoluk çocuk demeden insanları kattı önüne. Bakmayın budala insanların barış söylemli sözlerine. Küçücük çocuklar, misket bombaları altında ölüyor. Yeşil suları kan sürüyor.

Ne şarkılar tat veriyor ne de masallar çocuklar için söyleniyor. Gün ortası, mavi gökyüzünü ateş topu örtüyor. Sonra göklere yükselen kara duman. Çılgın bir oyun yazmış senaristler, sahneye bir deli tarafından konulmuş oynanıyor.

Haberlerde gördüm; şimşek gibi çatlayan ve yanan, yarılan gökler. Girdaba düşmüş insanlar feryat ediyor. Duyan yok. Birileri çıkmış kanlı ayinle dua ediyor. Bir dram oynanıyor dünyada, birçok masum insan salonu terk etmekte. Aç, susuz, vatansızlar.

Karanlık geceleri aydınlatan bombaların ateşini görüyorum. Görülmedik yakıcı bombalar düşer gökyüzünden. Azgın boğalar gibi çocuklar üzerine saldıran, vahşi canavarları görüyorum. Kuduz, kudurmuş köpekler gibi saldırıyorlar durmadan.

Ülkeler gördüm tedirgin, derin acılar içinde. Cesetler karışmış, iç içe yatıyor sokaklarda. Ebem kuşakları gibi şehirlerin üzerine bombalar yağmakta. Evler gördüm bir dakikada, bir saniyede yerle bir, tuz buz olan. Morarmış yüzler gördüm, çamura toza toprağa bulanmış, çaresiz bedenler, kalpleri korku ile atmakta. İğrenç insanlar gördüm, ölüm kusan silahları oyuncak sanmakta. Yürürler masum çocuklar ve kadınlar üzerine. Kuşatılmış basın emekçileri gördüm, yüzleri sararmış. Haber özgürlüğü olmayan. Üzerlerinden vahşi siren sesleri akar geçer. Sonra tehdit, çekme, yazma. Hani basın hürdü? Bir haber ulaştırmak için haber merkezine; akşamları tutunurlar yaşamın çürük iplerine. Ölüler inerdi gece gündüz şehirlere.

Biz insanız. Duygumuz var. Duygusuz olanımız da. Kimimiz kendi aleminde, kimimiz başı boş derbeder. Seyrederiz bir bombayı; bir binayı delip geçerken. Bizim aklımızda hala sonbahar rüzgârı. Kızgın huniler içinde masum çocuklar ölürken. Sadece dikkatimizi çeker eski bir araba üzerine atılan beyaz kefen. Neden duyulmaz uzaktan gelen küçük çocukların iniltisi? Bu sebeple sanki dünya derbeder.

Şehirler görürdüm, izlerdim belgesellerden. Hep içimden geçerdi; ah ben de şu Beyrut'u, Filistin'i, Gazze'yi, Şam'ı görsem. Hele de Beyrut’u. Beyrut ki Ortadoğu’nun Paris'i. Göksal Arsoy'un bir filmi vardı: Altın Çocuk Beyrut'ta. O şehri gıpta ile izlemiştim o filmde. Cıvıl cıvıl sokakları vardı, coşkun akan bir trafik. Sokaklarında gez gezebildiğin kadar, derlerdi o zamanlar. Çok güzel geceleri olurdu, çok renkli geceler. O güzel geceler mi saklamıştı o yıllar; bu ölüm, vahşet korkusunu? O yıllarda cirit atardı etki ajanları Beyrut'ta.

Yeter yeter... Bu vahşet dursun, bu ölüm son bulsun. Bu soykırım yanlış, hepsi acı, boş. Savaşın acıları doluyor içimize, bu yapılan çok yanlış. 

Artık savaştan kaçan insanları taşımasın gemiler. Barış yüklensin getirsin limanlara. İçinde renk renk dolu olsun çiçekler. Düşmeyin ham idealler peşine, doyurmaz seni toprak. Vaat edilmiş toprakmış. Uydurma, külliyen yalan. Bu uğurdu dökülmez kan. Çalmaz savaş tamtamları. Tanrıların buyruğu sevgi, barış ve kardeşliktir ancak.

Dünya allak bullak. Sonu ne olacak bilemem.

Yüreğim yas içinde. Gözlerimde yaş. Bu dünya ne zaman kavuşacak gerçek huzura? Çocuklar ne gün şarkı söyleyecekler masmavi, pırıl pırıl gecelerde?

Dünya allak bullak.

Savaş nağmelerini dinliyoruz.

Koşun kurtarın çocukları. Yağmur gibi bombalar düşüyor Gazze, Beyrut, Filistin sokaklarına.

Temiz şeyler düşünmeyen insanlar var. Cüssesi belli, insan kılığına girmiş şeytan, susma o dünyayı sömürürken.

Düşün; mermerle kurşun gibi ağır gecelerde: Dünya nereye gidiyor? Dünya neden pervasız? 

Koymuş çirkincesine başına defne dalı, elinde savaş tamtamı. Güzel yalan. 

Ey zalim insan...Senin yüzünden, senin duygularından ötürü; şu dünya allak bullak. Dünya sessizliği andıran bir uğultu içinde. Karşıda çocuklar, kadınlar ölüyor. Ülkemde cinayet kol geziyor. 

Allak bullak dünya karşısında düşünmemek aptallık olur bence.

Bırakalım vırvırı artık, dünya yavaş yavaş ölüyor. Akbabalar insanlığı kör ediyor. Kulak ver acıya ve sessiz sessizliğe. Sessiz kalma çocukların çığlığına, izin verme kadınların ölümüne.

Duyuyor musun hala bomba yağıyor göklerden yağmur yerine.

Dünya allak bullak şu günlerde.