Mehmet Salih KÖSE

Tarih: 01.10.2024 14:00

SONBAHAR YOLCULUĞU

Sonbahar geldi. Toplanır eşyalar, yola koyulur kervan. Gitmek zamanıdır sonbahar.


KÖŞE BUCAK

Mehmet Salih KÖSE

Eğitim Uzmanı

Önce hafiften bir rüzgâr eser. Sonra yaprakların hışıltısı. Her yaprak bir çocuktur. Köşe kapmaca oynar. Peşinden koşan; yaprakların uğultusu. Sessiz sessiz o sözü tekrarlar: “Gitmek zamanıdır, toplan, acele et, çık yola. Vargit çiçekleri uğurlasın seni. Solacak, sararacak doğa. Dayanamazsın bu yerlerde soğuk kış günlerini çekmeye. Git, git ama yeni baharda bekleriz.”

Bahar hayali yaşatır bizleri. Baharda bahçeler sonsuz yeşil. Sonbahar hüzündür, sarı sarı olmuştur hayaller. Yağmur, çise çise değildir artık. Gök gürler, şimşek çakar, yıldırım düşer ormanlara. Yolculuk çoktan başlamıştır. Yağmura yakalanmadan varmak gerekir sahillere, sıcak diyarlara. Kat kat bulutun hayal perdesi çekilir. Heybetli dağlar soğumaya yüz tutmuştur artık. Soğuk, kış aylarında tepelerde iliklere işlenir. Kepenkler kapanır. Sular kapatılır, “Allah'a ısmarladık” denilir, çıkılır yola. Yolcusun, yoldasın, içinde hasret var. Özlem var. Bir daha dönmemek var. Dönersin, bakarsın arkaya, dağlardan soğuk yavaş yavaş inmektedir. Hür dağ rüzgarına karşı bir ağıt çığırırsın, obaların nefesi kesilir.

Mevsim sonbahardır. Gitmek vaktidir. Gidiyorsun, gözün arkada, şu sözler pervane olur duygularında: “Bir şeyler eksik kalır Ferhad, anlatsam kayalara yazdığın hikâyeyi bir şeyler eksik kalır."

Sonbahar öyle bir mevsimdir ki, hüzün doldurur içine, renklerin ahengi bir tablo olur gözünde. Sonbahar, bir çığlıktır, duyanlara, duygusu olanlara.  Hatıraları, yaşanmışlıkları tane tane sayıp koyar içine sonbahar günleri. Yolcusun, ak köpüklü, hırçın güz ırmaklarına bakar gidersin. Zaten yaşamak; her sabah yeşil rüyalara yeniden uyanmak değil mi? Belki de yeni doğan güne ağlamaktır. Yeni hikayelerle yola çıkmak, sonbahara yeni şarkılar yapmaktır. 

Sen, hiç sonbahar mevsiminde sarı yapraklar önünde Ahmet Haşim şiiri okudun mu? Yağmur düşerken damlara, damlar altında uyudun mu? Sevginin sıcak dumanını yakaladın mı dağlarda? Kısa ömrün en uzun romanını yazdın mı sonbaharda?

Sonbahar rüzgarıdır sevgi. Girdiği yüreği titretir. Düğün sofrasıdır dostluk, verdikçe artar bereketi.

Sonbahar son defa mavi göklere hasretle bakmaktır.

Dokunma yapraklara, süpürme yaprakları. Bırak öyle dursun. Her yaprakta bir hatıra var, her yaprak bestelenmemiş bir şarkı. Çakıl taşlarının musikisi olur da sarı bir yaprağın neden olmasın bir şiiri, bir şarkısı? Kâh yaylacı, kâh şehirli olanlar için sonbahar ayrı bir güzelliktir.

Bizi doğadan, doğa sevgisinden alıkoyan nefsimizdir. İnsanların doğayı kirletmeleri biraz da sonbaharın güzelliğini bilmediklerinden.

Sonbahar; hüznü sakın gönlüme koyma, mutluluk incinmesin.

Sonbahar yolculuğu bir çığlıktır. Hüznü bir gömlek gibi giyer çıkarsın yola. Öyle güzel bir yolculuktur ki bu; sararan yapraklar arasında gönül dağı sislenir. Bir matem tablosudur; meçhul ressam tarafından çizilir ufuklara.

Sonbahar mı?

Yolculuk başlar.

Bir de sonbaharı güle, bülbüle sormak gerekir. Bu muhteşem yolculuğu görmek yaşamak için biraz doğa içinde yolculuk yapmak gerekir.

Ne diyordu Yahya Kemal Rindlerin Akşamı'nda:

“Dönülmez akşamın ufkundayız. Vakit çok geç;

Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç.

Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,

Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.

Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan

Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan

Geçince başlayacak bitmeyen sükunu gece.

Guruba karşı son bahçelerde, keyfince.

Ya şevk içinde harap ol ya aşk içinde gönül.

Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahut gül.”

Tam mevsimidir, plağı tak ve dinle.

Bir mevsime bağlanma. Her mevsim kendine göre güzeldir. Sanki şu sonbahar daha hüzünle dolu. Sanki hüzünle karışık. Ama bazı insanlar “sonbahar, git” dese de bu mevsimi çok sever.

İyi haftalar sonbaharı sevenler.