Pelin Hocaoğlu

Tarih: 03.07.2025 14:27

SINAV BAŞARISI MI, HAYAT BECERİSİ Mİ?

Ömrümüzün erken yıllarında başlayan ve uzun yıllar süren öğrencilik dönemi, sadece üniversite yıllarını anlatacak kadar basit olmadığından bu yazıyı ikiye bölmeye karar verdim.


OLMAK YA DA OLMAMAK

Dr. Mimar

Pelin Durmuş Hocaoğlu

pelinnil8@gmail.com

 Sınavların yeni atlatıldığı bu dönemde, üniversiteye geçmeden önce üzerinde konuşulması gereken önemli noktalar olduğundan lise yıllarından başlamak istedim.

“Hayat bir sınav mı?”

Evet, hayatın kendisi her an karar vermekle sınandığımız bir sınav; fakat burada kastedilen, günümüzde LGS, YKS olarak adlandırılan; hatta sonrasında devam eden KPSS, ALES, YDS gibi sınavlar değil. Bu kadar fazla olmalarına rağmen, insanın hayatını şekillendirme iddiasında olan bu sınavlar, aslında kişilerin potansiyelini ölçmüyor.

Ömrümüzün, kendimizi inşa ettiğimiz yıllarını sınav odaklı yaşamak; aslında becerilerimizi geliştirerek yaşamamız gereken bir hayata haksızlık olur. Hayat, “O sınav senin, bu sınav benim,” diyerek koşulacak bir yarış değil; sadece bir var olma hali. Var olurken diğerleriyle empati kurarak kendin olma mücadelesi... Bunu küçük yaşlarda anlamak pek mümkün olmadığından, gençler bu noktada ebeveyn desteğine ihtiyaç duyarlar. İşte tam bu noktada, ebeveynlerin çoğu sınıfta kalır. Sistemden ve sürüden bağımsız hareket etmek, uzun yıllar rutine maruz kalmış yetişkinler için o kadar zordur ki... Oysa sistemin kendini korumak için dayattığı bu düzende, zinciri kıracak kadar marjinal olmakta fayda var.

Peki, nasıl mı?

Öncelikle yapılması gereken gençlere “Ödevler bitti mi?” diye sormaktansa, “Bugün nasıl geçti? Farklı bir şey yaşadın mı?” diye sorarak onları günlük tutmaya; “Kaç soru çözdün?” diye sormaktansa, sofra sohbetlerinde hayaller kurmaya; masa başında saatlerce oturmalarına göz yummaktansa, spor ve sanatla ilgilenmeye onları teşvik ederek... Şu soruları sormak da kendilerini keşfetmelerine bir yol açabilir:

“Ne yaparken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsun?”,

“Hangi konular seni çok heyecanlandırıyor?”,

“Başkaları seni en çok hangi konularda eleştiriyor veya övüyor?”

Yoksa bu düzende gençler, kendilerini, yeteneklerini, becerilerini anlamadan; sadece sınavda başarılı olmak uğruna eksik bir hayat yaşamaktadırlar. Üniversiteye gelindiğinde, hiç düşünmedikleri bölümlerde; sistemin onları oyaladığı yıllar içinde kaybolmaktadırlar. Kendini bilenler ise önlerine çıkan tüm engelleri heves ve kararlılıkla aşmaktadırlar.

“Hayat bir sınav mı?” sorusunun cevabı belki de bu yolculuğu nasıl yürüdüğümüzde gizlidir: kendimiz olarak mı, başkalarının kalıplarında mı?

Bu arada ben Pelin. Ancak çocukları doğduktan sonra kendini de büyütmeye başlamış biri olarak, bunları kendi hayatımda harfiyen uygulayabildiğimi düşünmeyin. Çocuklarımı hayaller kurup gerçekleştirebilmeleri için elimden geldiği kadar desteklemeye çalışmaktayım. Elimden geldiği, olduğu, onların anladığı kadar...

Kader, gayrete âşıkmış. Gayrette olalım, gerisini kadere bırakalım.

Kalın sağlıcakla...