Cengiz BÖLÜKBAŞI

Tarih: 31.12.2024 17:26

2024’Ü UĞURLARKEN

Tam teslimiyetle başlayayım söze. Veren de “O” alan da “O”...


AKÇAABAT’TAN

Cengiz Bölükbaşı

cengizbolukbasi@gmail.com

2024 yılının sonuna geldik. Benden çok şey alıp götürdü. 

Sol yanım gitti mesela. 

Okuma aşkı olup da bir subaranın bile çok görüldüğü annemin Mimera’da, Şinoy’da başlayan serüveni Haçkalı Baba Devlet Hastanesi’nin 5. katındaki 428 numaralı odada son buldu. Hastalığına yakalandığından sonra kara saçlarının bir bölümüne aklar düşmüştü. Her zaman o bizi teselli etti, her sözünün başında olduğu gibi ortasından ve sonunda da “Oğlum, veren Allah alacak olan da o. Hastalık ölüm getirmez. Yazı bittiyse kimse o defteri karalayamaz.” derdi. Dediği gibi oldu 

 12 Şubat gecesi saat 03.40’da, geride hoş bir sada bıraktı. Mekânı cennet olsun, makamı âli olsun annemin ve tüm ebediyete intikal etmiş annelerimizin. Geride öksüz kalakaldık kendi başımıza.

Bu yürek burkulan zamanların hemen biraz sonrasında bir dünya güzeli ağlayan gözlerimize gülümseme oldu. Hayatımız değişti. Geceleri uyanmayı öğretti bize. Tomris Hanım geldi hayatımıza. Dedim ya veren de O alan da... İnsan bir kaybın içindeki matemi dinmemişken bir sevince açıyor gözlerini. Bu, yağmurda gökkuşağı misali gülerken ağlamanın hayat bulmuş hali.

Yine bu yıl emek verdiğim, her şeyiyle yakından ilgilendiğim, kulüp binasından başkanlık makamına, otobüsünden lokaline ve basketboluna kadar şehirdeki kredilelerimle yenilediğim 11 yıllık Tütünspor Kulübü yönetiminden çok kavgacı olduğum için şimdilik ayrıldım. Şimdilik diyorum, tamamen köhne hale gelince yine benim gibi birkaç kişiye geleceğinden emin olarak... Maalesef kurup uğrunda diskalifiye edildiğim basketbol hariç bir branşta başarı sağlanamıyor. Yazık...

Bu süreçler bana, benimle dost olanların aslında süreç yürüsün diye dost olduklarını gösterdi. Ona da şükür. Daima şükür.

Yine bu süreçte Bosna Hersek’te tamamlanmayı bekleyen bir misafirhane projemiz vardı. Allah’a binlerce şükürler olsun ki bunu da hallettim. Hallettim diyorum. Dikkat buyurunuz. Ben benim kredilerimi kullanarak bu işleri yapıyorum. 25 yıl hizmet ettim bu millete; efendilikle, sesimi çıkarmadan. Kim geldiyse edepsizliğiyle önümüze geçti. Yılın son yazısıdır. Bunlar da burada kaydedilsin diye yazıyorum

Şöyle bir kültür oluştu. Yahu sen deme, millet desin. Niye demeyeyim? Çerçi mi derler? Neden demeyeceğim, arsız mı derler. Yapmadıkları işi sahiplenenlere ne denir peki?

Onun için kim ne yapıyorsa yaptığını açıkça yazsın.

Geçtiğimiz hafta “süzer zekalı çocuklarla” ilgili bir şeyler yazarken bu yazı için de alt yapı oluşturuyordum.

Aslında zenginlerin fakirlere hiçbir şey vermediğini dile getirim. Alınanlar olmuş; çok şükür alınacak kadar yüzleri kızarıyor.

Yaşar Erbaşaran’la sohbet ettim bu yazı üzerine. Tabi ona da gıcık oluyor o zengin tayfa. Bunu da aynen söyledim ona. “Neden?” dedi, “Ben kötü bir iş mi yapıyorum? Yapılan yardımları sosyal medyada paylaşıyorum.” Ben de “Evet, işte bu onları rahatsız ediyor. Sen bu paylaşımları yaptıkça onların aslında kimseye bir şey vermedikleri oryaya çıkıyor.Yani diyeceğim seni sevmemeleri ve benden nefret etmeleri çok doğal.” diye cevapladım onu.

Hasıl-ı kelam, diyeceğim şu ki veren de O alanda O. 

2024 yılı bitti. Seneye yine bu sokaklarda, bu sorun sarmalıyla görüşmek üzere.

Siz siz olun dostlarınızı sırtından vurmayın. Zira yaşayacağımız başka Akçaabat yok ve Akçaabat da çok küçücük bir şehir.

Kalın sağlıcakla...