|
||
![]() |
MADDEVİYATÇILAR (!) VE MANEVİYATÇILAR | |
Abbas YOLCU | ||
MADDEVİYATÇILAR (!) VE MANEVİYATÇILAR Ortadoğunun en bir numara entelektüeli sayılan, az gelişmiş bir topluluğun ‘haşlak ve kavruk’ bireylerinden Abuzittin, temcid pilavı yemeye ve ahaliye yedirmeye devam ediyor ve diyor ki: ‘... Bir toplumu maddî tahribat çökertmez; manevî tahribat çökertir, tarihten silinmesine yol açacak bir çıkmaz sokağa girdirir toplumu.’ ‘Maddî olarak dünyanın en güçlü toplumu da olsanız, manevî temellerimiz zayıfsa, çürükse, büyük ölçekli bir buhranda, sarsıntıda paldır küldür tarihten çekilir gidersiniz.’ ‘Eğer manevî temelleriniz sağlamsa, inançlarınız muhkemse, değerleriniz hayatınızı yönlendirecek, anlamlı kılacak kadar kök salmışsa, en zor şartlara bile direnmeniz, bütün zorlukların üstesinden gelebilmeniz mümkündür.’ Bu ve benzeri va’z u nasihatleri din hocaları, vaizler, müftüler, evliyaullah, şeyhler, şıhlar, gavslar dahi gavs-ı a’zamlar, kutuplar, dahi kutbu’l-aktablar, kendilerine zuhurattan bir takım gaybî bilgiler ihsân buyurulanlar, çay ocağı müşterileri, avare gezenler, küçük memur ve amele tekaüdleri de birilerine ve birbirlerine veriyorlar. Yani orta doğunun en bir numara entelektüeli Abuzittin’in senelerden beri işaret ettiği vesiletü’n-necatı bilmeyen yok gibi. Ayaktakımından birinin de belirttiği üzere ‘maddeviyatçılık (!) la bir yere varılamaz. Maneviyatçılık, maddeviyatçılıktan daima önde gelir.’ O halde endişeye mahal yoktur. Zira Abuzittin batı adamının durumunu şu şekilde betimliyor: ‘... Dünyayı cehenneme çevirdi, yaşanılamaz bir yere!’ ‘Batılı insan, elbette.’ ‘Batılı insan, bütün kıtaları işgal etti. Bütün kültürleri yağmaladı. Bütün dinleri fosilleştirecek barbarca bir saldırı üretti insanlığın medeniyet birikimine karşı!’ ‘Tabiatı ele geçirdi. Tabiatı sonuna kadar işleyerek ve sömürerek, bu kez insanın da sonunu getirecek, bir düğmeye basarak bütün insanlığı yok edecek silahları üreten bilim, teknoloji kutsandı. Kutsanan bilim, teknoloji insanın kontrolünden çıkma, insanı kontrolüne alma tehlikesinin eşiğine getirip bıraktı insanlığı.’ Yani batılı, maneviyatçılıktan tamamen uzaklaşıp, ayaktakımından birinin ifâdesiyle ‘maddeviyatçı’ oldu. Elbette maneviyatçılık geldiği zaman ‘maddeviyatçılık’ yok olacaktır. Doğu Karadeniz türküsünde beyan edildiği şekilde: ‘Olsun bakalım olsun / Kış ayıdır yaz olsun.’ ‘Maddeviyatçılar’, Abuzittin’in hipotezine göre batılılar, bâtılı temsil ettikleri için hak karşısında mukavemet gösteremeyerek yok olup gidicidirler. Bu sefer batı Karadeniz ağzıyla sormak gerekiyor: ‘Nankı’ irfânla Abuzittin? Maneviyatçıların, asırlardır süre gelen maddî açlıklarını, bir türlü icâdını ve keşfini yapamadıkları teknolojik oyuncaklara sahip olabilme arzusu ile duçar kaldıkları histerilerini göz ardı ederek aşılmaz duvarlar, nasıl aşılacaktır? Ama bu hususta aşağı yukarı üç yüz seneden beri birtakım kimseler yani mektep medrese görmüş kişiler, sonra münevvereler, sonra mütefekkirler, sonra aydınlar, sonra entelektüeller kendilerince bir şeyler söylüyorlar. Onlardan bazıları satır, bazıları kılıç sallıyor, bazıları Koçi Bey’in padişaha yazdığı mektupta ‘geri dön’ dediği gibi asr-ı saadete dönmeyi tavsiye ediyor, bazıları muvazaacılıkla işlerin halledilebileceğinden dem vuruyor. Ama bugüne kadar halâs formüllerinden hiç birisinin işe yaramadığı anlaşılmış bulunuyor. Yine de bu ümitle büyük mülk sahibi hastanın mirasına konabilmek için ölümünü bekleyen mirasçılar gibi, maneviyatçılar da ‘maddeviyatçılar’ın hâk ile yeksân olacağı günleri heyecanla bekliyorlar. Ümit etmek iyidir. Ümit vererek yığınlara gaz vermek, daha iyidir. Zafer şarkıları dinletilerek yığınları efsunlamak, onlara ‘tatlı tatlı Hazret-i Ali Cenkleri’, Kesikbaş, Kan Kalesi, Zaloğlu Rüstem, Dirse Han oğlu Yiğit Boğaç, Karaoğlan, Bozoğlan, Keloğlan hikâyeleri anlatmak, kılıç, kalkan, ok yay, sadak, mızrak, temren, at, üzengi, çizme, börk görselli filmler yaparak ayak takımının adrenalini yükseltmek hepsinden daha iyidir. Bu arada Abuzittin, içinde yaşadığı toplulukta hangi mes’elelerin öncelikle ortaya konulup, muhakemesinin, muhasebesinin yapılması gerektiği konusunda ya hiçbir şey bilmiyor veya işine gelmediği için argo ifâdesiyle ‘salağa yatıyor.’ Abuzittin’e kitabın şu vecizesini hatırlatmak gerekiyor: Ya Abuzittin! ‘Belki kırk haramîlerle birlikte soyguna katılmadın, ama kırk haramîlerin sofrasında onlarla birlikte ayş u işrete devam ediyorsun.’ Öyleyse boşuna ötme Abuzittin!.. |
||
Etiketler: MADDEVİYATÇILAR, (!), VE, MANEVİYATÇILAR, |
|